Sosyal temsiller, insanların toplumdaki diğer bireylerle ve gruplarla paylaştığı, kendi sosyal çevreleri ve ortak yaşam alanlarındaki nesnelere/durumlara/olaylara ilişkin algıları olarak tanımlanabilir (Moscovici, 1984). Sosyal temsillerin varlığı insanların dünyayı algılayış şekillerini birbirleriyle paylaşmalarına olanak verir, böylece kaynağı belirsiz söylemler toplumsal düzeyde aktarılarak ve öğrenilerek (Moscovici, 1988) gündelik yaşamın bir parçası halini almaktadır (Cirhinlioglu, Aktaş ve Öner-Özkan, 2006). Paylaşılan sosyal temsillere ilişkin deneyimler toplumsal inanç ve algılara anlam kazandırarak zaman içinde toplumsal bir algıya dönüşmektedir (Moscovici, 1988).