Afazi Nedir? Beynimizin Dil Bölgelerine Gelen Hasarlar, Ne Tür Sorunlara Yol Açabilir?
Bu içerik tıp ve sağlık ile ilişkilidir. Sadece bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bireysel bir tıbbi tavsiye olarak görülmemelidir. Evrim Ağacı'ndaki hiçbir içerik; profesyonel bir hekim tarafından verilen tıbbi tavsiyelerin, konulan bir teşhisin veya önerilen bir tedavinin yerini alacak biçimde kullanılmamalıdır.
- Türkçe Adı Afazi
- İngilizce Adı Aphasia
- OrphaNet
Afazi, kişinin iletişim mekanizmasını bozan hastalığa verilen addır. Bu hastalık, kişinin konuşma ve konuşulanı anlama yetilerini büyük ölçüde engelleyebilir. Sadece sözlü iletişimle kalmayıp yazılı iletişimde de bu engel söz konusudur.
Afazi, genelde inme veya bir kafa yaralanması sonucunda gelişir; fakat afaziye sebep olabilecek durumlar arasında, gelişen bir beyin tümörü ya da beyinde hasara yol açabilecek herhangi bir diğer hastalık da yer alabilmektedir. Genel olarak afazinin şiddeti, beyinde oluşan hasarın büyüklüğüyle doğru orantılıdır.
Belirti ve Semptomlar
Afazi hastalarında görülen semptomlar şunlardır:
- Kısa veya eksik cümleler kurma,
- Anlamsız cümleler kurma,
- Bir kelimenin/sesin yerine başka bir kelime/ses kullanma,
- Anlamsız sözcükler üretme,
- Başka insanların konuşmalarını anlamada güçlük çekme,
- Anlamsız cümleler yazma,
- Yapısal sözcükler kullanmama.
Hastalığın Sebepleri
Afazinin en yaygın sebebi, beyne giden kan ve oksijenin kesilmesiyle yaşanan inmedir. Beyne giden kanın azalmasıyla birlikte beyinde dili kontrol eden bölgelerdeki hücreler ölebilir veya o bölgeler hasar alabilir.
Ayrıca kafaya alınan bir darbe sonucu kafa yaralanması geçirildiğinde, bir tümör, enfeksiyon ya da dejeneratif bir hastalık geçirildiğinde de beynin hasar alması sonucu afazi oluşabilir. Genellikle böyle bir durumda afazinin yanı sıra hafıza kaybı gibi bazı bilişsel sorunlarla da karşılaşılır.
Zamanla gelişen dil kullanma güçlüğüne ise primer progresif afazi denir. Bu afazi, beynin dilsel bölgesinde yer alan dokuların zamanla bozulmasından kaynaklanır ve bazen ileri aşamalarında demansa dönüşebilir.
Bazen de afazi, aralıklı periyotlarla geçirilebilir. Genelde buna sebep olan şey migren, hastalık nöbetleri ya da geçici iskemik ataklardır. Geçici iskemik atak denilen durum, beyne giden kan akışın geçici olarak engellenmesi durumudur ve bu rahatsızlığa sahip insanların gelecekte inme geçirme riskleri yüksektir.
Teşhis Yöntemleri
Yukarıda belirtilen semptomların gözlemlenmesi sonucunda gidilen hastanede doktor, teşhis için bazı testler uygular. Bu nörolojik testler çerçevesinde hastanın gücü, hisleri ve refleksleri kontrol edilir, kalp ve boyundaki damarlar dinlenir. Ayrıca afazi teşhisini koyabilmek için doktor muhtemelen hastanın MRI gibi bir tarama sonucunu da görmek isteyecektir. Buna ek olarak, aşağıdaki unsurlar test edilir:
- Günlük objeleri isimlendirme,
- Bir sohbeti sürdürebilme,
- Kelimeleri doğru bir şekilde anlama ve kullanma,
- Yazılı ve sözlü sorulara cevap verme,
- Kelime ve cümleleri tekrar etme,
- Komutlara uyma,
- Evet/hayır sorularına cevap verme ve basit açık uçlu sorulara yanıt verme,
- Okuma ve yazma.
Tedaviler veya İdare Yöntemleri
Maalesef henüz bilim, beyin hasarını tamamen onarıp bu hastalığı tedavi edecek kadar ilerlemiş değildir. Eğer hastanın beynindeki hasar büyük değilse, kişinin dil becerileri iyileşebilir. Fakat birçok hasta, dil ve konuşma terapisine giderek, bu dil becerilerini yeniden inşa etmek ve iletişim becerilerini geliştirmek için uzun yıllar terapi görmektedir. Araştırmacılar, aynı zamanda bugünlerde ilaçların bu hastalığın tedavisinde faydası olup olmadığını araştırmaktadır.
Henüz kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, afazi hastalarının çektiği sıkıntıları hafifletebilecek çözümler vardır. Bunlardan biri olan dil ve konuşma terapisi, tedaviler arasında en yaygın seçenektir. Dil ve konuşma terapisi ve kişinin yakınlarının desteği ile afazi semptomlarının minimuma indirgenmesi mümkündür.
Dil ve Konuşma Terapisi
Dil becerilerini yeniden kazanmak genelde sabır isteyen ve yavaş ilerleyen bir süreçtir. Çoğu insan bu yolda büyük ilerlemeler kaydetse de pek azı bu hastalığa yakalanmadan önceki hali gibi konuşabilir. Dil ve konuşma terapistleri, afazi hastalarına kaybettikleri dil becerilerini tekrar kazandırmaya çalışır ve başka olası iletişim metotları öğretir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Terapi sürecinde önemli olan birkaç şey vardır: Bunlardan birincisi, terapiye başlama süresidir. Araştırmalara göre terapiye beyne alınan hasardan sonra ne kadar çabuk başlanırsa terapi o kadar etkili olduğu gözlemlenmiştir. İkinci önemli faktör ise grup aktivitelerinde bulunmaktır. Terapinin bazı seanslarını grup şeklinde gerçekleştirerek afazi hastalarının birbirleriyle iletişim kurması sağlanıyor ve güvenli bir ortam kuruluyor. Üçüncü ve son olaraksa, terapilerde bilgisayar kullanımı önemlidir. Terapilerde bilgisayar yardımı alınması, kişinin fiilleri ve sesleri yeniden öğrenmesinde etkili olduğu gözlemlenmiştir.
İlaç Kullanımı
Araştırmacılar şu anda bazı ilaçların afazi hastalarına yardımı dokunup dokunmayacağını araştırmaktadır. Bu ilaçlardan bazıları, beyne olan kan akışını geliştirirken, bazıları beynin iyileşme sürecini hızlandırır ya da beyinde hasar yüzünden üretilemeyen kimyasalların yerine takviye yapar.
Bazı ufak çaplı araştırmalarda memantin ya da pirasetam gibi bazı ilaçların etkili olduğu gözlemlenmiş olsa da umutlanmak için henüz erken; çünkü daha geniş çaplı bir araştırılma yapılması gerekmektedir.
Diğer Tedavi Yöntemleri
Henüz araştırma süreci sonlanmamış bir diğer tedavi yöntemi ise, beyin stimülasyonu ya da başka bir deyişle beyin uyarımıdır. Bu tedavi yönteminin iki şekli vardır: transkranyal manyetik stimülasyon (TMS) ve transkranyal doğru akım stimülasyonu (tDCS). Bu tedavi yöntemleri, hasarlı beyin hücrelerini uyarmayı amaçlar ve iki yöntem de noninvaziftir. Her iki yöntemde de elektrotlar kullanılır. TMS, manyetik alanları kullanırken, tDCS düşük doğru akım kullanır. Henüz uzun vadeli bir araştırılma yapılmamış olsa da bu tedavi yöntemlerinin afazi hastalarına nesne adlandırma konusunda yardımcı olabileceği düşünülmektedir.
Aynı zamanda bir afazi hastasının yakınlarından, ailesinden ve dostlarından alacağı desteğin de bütün bu tedavi yöntemleri kadar iyileşmesinde önem taşıdığı unutulmamalıdır.
Önlem Yöntemleri
Afazinin ana sebeplerinden biri inme olduğu için; düzenli spor yaparak, sağlıklı beslenerek, tütün ürünlerinden kaçınarak ve en önemlisi de stres faktörlerini azaltarak, yani sağlığımızı genel koruyarak, inme yaşama ihtimalini azaltabiliriz. Ayrıca genel olarak kafa bölgesinin korunması da önemlidir: Kafaya alınan darbeler beyne hasar verilebildiğinden, baş bölgesi genel olarak korunmalıdır (örneğin bisiklet sürerken veya motorsiklet kullanırken kask takmak bu yüzden çok önemlidir).
Etimoloji
Afazi sözcüğü, anlamı "konuşma yeteneğini yitirme" olan Fransızca "aphasia" sözcüğünden gelir. Bu Fransızca sözcük ise, yine aynı anlama gelen Yunanca "aphasía (αφασία)" sözcüğünden alınmadır. Eski Yunancada phēmí, phā- φημί, φα- "konuşmak, söylemek" fiilinden, a+ önekiyle türetilmiştir.
Diğer Bilgiler
Dil ve konuşma becerisi, uzun bir evrimsel geçmişe sahiptir ve bu yeteneğimiz sayesinde diğer insanlarla iletişim kurabiliriz. Dil ile beyin arasındaki bağlantıya yönelik bilimsel teorilerse, zaman içerisinde çokça değişmiştir. Örneğin 1700'lü yılların sonuna doğru Franz Joseph Gall adlı Alman bir fizyolog, Lokalizasyon Kuramı isimli, günümüzde artık geçerli olmayan bir teori sundu. Bu kurama göre insan yetileri ve davranışları (ve dolayısıyla dil becerisi), beynin belirli bölgelerine atfedilebilirdi. Günümüzde, belirli özelliklerin beynin belirli bölgeleriyle daha sıkı ilişkisi olduğunu bilsek de, birazdan göreceğimiz üzere keskin çizgilerle beyin lokalizasyonlarını tanımlamanın mümkün olmadığını da bilmekteyiz.
Dönemin düşünürleri, yine günümüzdeki sinirbilim bilgilerimiz çerçevesinde "komik" olarak niteleyebileceğimiz bir şekilde, bir insanın kişilik özelliklerinin ve entelektüel kapasitesinin, o kişinin kafatasındaki çıkıntılardan anlaşılabileceğini düşünüyordu. Örneğin Gall'dan etkilenen Alman doktor Johann Spurzheim, Frenoloji Kafatası Modeli'ni ortaya atarak, bu teoriyi Amerika'ya tanıttı. Böylece frenoloji adı verilen sahtebilim sahası, global bir üne kavuştu; aşağıda meşhur bir frenolojik kategorizasyonu görebilirsiniz. Ancak bu hatalı modelde yine de ilginç bir detay vardı: Dil yetisi, göz ile ilgili bölgelerin hemen altında yer alıyordu.
Tüm bu yaklaşımlar, güncel bilim perspektifinden ne kadar absürt gelse de, 18. ve 19. yüzyıldaki bilimin henüz yeterince gelişmiş olmadığını unutmamak gerekir. O dönemde beyin, "yapısız bir organ" olarak değerlendiriliyordu. Gall'ın ortaya attığı kuramla bu görüş, yavaşça ortadan kalktı ve beyin, "yapısız bir organ" olmaktan ziyade, "modüler bir yapı" olarak ele alınmaya başladı. Gerçekten de beyni bu şekilde tanımlamak, gerçekte olana çok daha yakındır!
Peki dilin bilimsel kanıtlarla beyinde bilişsel bir işlevi olduğu ne zaman ortaya atıldı? Bu konuda en kapsamlı çalışmaları yapan kişi, yine 19. yüzyılda yaşamış Fransız bir hekim ve antropolog olan Paul Broca idi. Bir gün Broca'nın ofisine bir hasta getirildi. Görünürde sapasağlam olan bu hastanın tek bir sorunu vardı: Kelimelerle ilgili sorunlar yaşıyordu. Öncesinde konuşmasında hiçbir sorunu olmayan bu hasta, kafasının sağ-ön lobuna (günümüzde Broca alanı olarak adlandırılan bölgeye) darbe aldıktan sonra, bozuk yapılı cümleler kurmaya ve yapısal sözcükler kullanamamaya başlamıştı. Bu hastanın inceleyen Paul Broca, bu durumdan mustarip sekiz hastayı daha inceledi ve beynin aynı bölgesine hasar alan hastalarda, aynı konuşma bozukluğunu gözlemledi. İşte bu duruma, Broca afazisi adı verildi. Broca afazisinde görülen belirtiler şunlardır:
- Söylemek istenen kelime veya cümle kişinin dilinin ucundadır; fakat kişi bir türlü bunu üretemez.
- İstenen cümleler üretildiğinde, genelde cümle yanlış sözdizimine ya da kelime sırasına sahip olur.
- Yapısal sözcükler (bağlaç, edat gibi sözcükler) genelde kullanılamaz.
- Konuşmada duraksamalar gözlemlenir ve konuşma, kişi için yorucu bir eyleme dönüşür.
- Broca afazisinden muzdarip olan bir hastaya, örneğin "Ali kahveyi sever." demek yerine "Ali'nin en sevdiği içecek kahvedir" demek, kişinin birebir aynı anlama gelen bu ikinci cümleyi algılamasını epey güçleştirebilir; çünkü bu cümle hem yapısal olarak karmaşıktır hem de çok sayıda sözcük içerir.
Paul Broca'nın keşfiyle birlikte dil bilgisiyle bağlantılı olan bölgeyi bulduk. Peki beynimizin dilsel işlevlerinden sorumlu tek bölge Broca alanı mıdır? Bu sorunun cevabı, frenoloji gibi antik yaklaşımların hatalı tahminde bulunacağı üzere, tabii ki de hayır.
Paul Broca'nın sunduğu tezden 13 yıl sonra Carl Wernicke adlı Alman bir nöropatolog, afazinin başka bir türünü öne sürdü. Bu kez alınan hasar yine sol lobda olmakla birlikte frontal lobda değil, arka lobdaydı. Sonradan Wernicke alanı adı verilen bu bölgede hasar oluştuğunda, yani Wernicke afazisine sahip hastalarda, Broca'nın incelediği hastaların aksine akıcı bir şekilde konuşmada sorun yoktu. Vurgu, tonlama ve kelime telaffuzlarında bir zorluk çekmiyorlardı. Wenicke afazisi olan hastaların sorun yaşadıkları şey, sözcük kullanımlarıydı. Wernicke afazisi hastalarında sözlüksel hata ve sözcük değişimleri gözlemleniyordu. Bu sebeple hastalar çok sayıda anlamsız kelimeler üretirken, aynı zamanda onlara söylenen cümleleri anlamlandırmakta epey güçlük çekiyorlardı.
Örneğin, Wernicke afazisine sahip bir kişi "Kalemi istiyorum." demek isterken, sözlüksel hatada bulunup "Silgiyi istiyorum." diyebilir; yani objeleri farklı şekilde adlandırabilir. Halbuki zihinlerindeki sözcük hala kalemdir; fakat düşüncenin kelimeye dönüşümünde hata gerçekleşir. Hatta bu kişiler bazen objeyi yanlış isimlendirdiklerinin farkında olmayıp, karşısındakine hatalı nesneyle etkileştikleri için öfkelenebilirler!
Gezi Parkı Protestoları'ndan Tıbbi Bir Vaka: Lobna Allami ve İletim Afazisi
Bir kişinin afazi sorunu çekmesi için, illâ tam olarak Broca Bölgesi veya Wernicke Bölgesi hasar almak zorunda değildir; bunlar arasındaki bağlantıların hasar alması da afaziye neden olabilir. Bu şekilde oluşan afaziye, iletim afazisi adı verilmektedir. Ülkemizde bu konudaki meşhur sayılabilecek vakalardan birisi, Taksim’deki Gezi Parkı protestoları sırasında, 31 Mayıs 2013'te başından gaz kapsülüyle yaralanıp, konuşma ve hareket kabiliyetinde hasar oluşan Filistin asıllı Türk vatandaşı Lobna Allami'dir.
Daha önceden sinirbilim yazı dizimizde anlattığımız, yukarıda da kısaca söz ettiğimiz gibi, Broca Bölgesi ve Wernicke Bölgesi, beynimizde yer alan iki önemli konuşma alanıdır. Wernicke bölgesi işitilen sözcüklerin anlamlarını algılayan ve konsept olarak sözcüklerin anlamlarını beynimizde algılamamızı sağlayan bölgeyken, Broca Bölgesi söylenmek istenen sözcükleri oluşturan bölgedir. Bu iki bölge arasında, arcuate fascilus adı verilen bir sinir ağı bağlantısı bulunur.
İşte Allami'nin kafasına isabet eden gaz kapsülü, bu sinirleri zedelemiştir. Dolayısıyla Allami her ne kadar işittiği sözcükleri anlasa ve anlatmak istediklerini kafasında kurabilse de, bunları düzgün bir şekilde ifade edememektedir. Çünkü Wernicke Bölgesi'nden, Broca Bölgesi'ne iletilmek istenen sinyaller düzgün bir şekilde aktarılamaz, bu da yavaş konuşmaya veya beyinde söylenmek istenen sözcüklerin, farklı şekillerde ağızdan çıkmasına neden olur. İşte bu, "iletim afazisi" olarak isimlendirilen rahatsızlıktır.
Aşağıda, Ayşe Arman'ın bu hastalıkla yüzleşmek zorunda bırakılan Lobna Allami ile röportajının bir kısmını okuyabilirsiniz:[1]
- Ayşe Arman: Kendini nasıl hissediyorsun? Yeniden doğmuş gibi mi?
- Lobna: Bilmiyorum. Aslında iyi miyim, kötü müyüm onu bile bilmiyorum. Hayatta olduğum için mutluyum ama çok ağlıyorum. Hep ağlıyorum. Çünkü bir sürü şeyim, yeteneğim, bilgim… Artık yok! Çöpe gitti. Okuyamıyorum… Yazamıyorum… En kötüsü de istediğim gibi konuşamıyorum! "Küçük insan" gibi konuşabiliyorum… Böyle, yavaş yavaş… Kelimeleri düşünerek, bulmaya çalışarak… Kelimeler, aklımda ama ağzımdan çıkamıyor! Bazen de yanlış kelimeler çıkıyor... "Domates" demek istiyorum, "çilek" diyorum…
- Ayşe Arman: Bunun sebebi ne?
- Lobna: Kapsül, kafamdaki konuşma merkezine isabet etmiş… Barış sen anlatır mısın?
- Barış: Beynimizde, konuşmayla ilgili iki yer varmış. Biri, kafamızın ön tarafındaki konuşma ve üretme merkezi (Broca). Diğeri, arka taraftaki bellek (Wernicke). Bellekte, tüm kelimeler, cümleler, resimler, yani demek istediğimiz şeyler saklıymış. Oradan, ön tarafa yollanıyor. Bu iki merkezin arasında da bağlantıyı kuran bir köprü varmış. İşte Lobna’da, gaz fişeği, o köprüye isabet etmiş. Wernicke merkezi, artık Broca bölgesine iletim yapamıyor. Bu başına gelen şeyin tıbbi adı, "iletim afazisi" (İng: "Conduction Aphasia").
- Ayşe Arman: Peki o merkezlerde hasar mı var?
- Barış: Hayır, sadece bağlantılarda var. Yani Lobna, söyleneni anlıyor, söylemek istediği cümleyi kafasında kuruyor; ama bir şekilde onu konuşma ve üretim merkezine iletemiyor. Kopukluk olduğu için de ağzından bazen yanlış kelime çıkıyor. Uzun süre kendini frenleyip hiçbir şey söylemedi, sustu. Fakat inanılmaz savaşçı. Konuşma terapisine devam etti. O bağlantıları bir şekilde çalışarak, yeniden iletişim kurmaya uğraşıyor. Şimdi, adlandırma, tekrarlama ve cümle kurmayı yeniden öğreniyor. İşlevsel nöronlar, gaz fişeğinin tahribatı sonucunda ölmüşler. Ama o, konuşma terapisiyle, diğer nöronları bir şekilde kodlamaya çabalıyor. Ölenlerin görevini onlar üstlensin diye. Bu da uzun bir süreç. Konuşma terapisi yıllarca sürecek. Yine de, birkaç ay içinde bu hale gelmesi, kendini ifade edebilmesi çok çok iyi bir şey.
- Lobna: Ama her zaman olmuyor… Elma, armut, patlıcan hangisi? Bazen karışıyor. Ama sen beni anlıyorsun?
- Ayşe Arman: Elbette anlıyorum! Bence mükemmelsin! Bir gün seninle röportaj yapabileceğim aklıma bile gelmezdi…
- Barış: Bu hali bizi de sevindiriyor. Ama şöyle de bir gerçek var: Lobna, o eski halini özlüyor. Her konuda fikri olan, konuşkan Lobna’yı...
- Ayşe Arman: İçinde yaşayan kadın aynı kadın mı? İçerik aynı mı onu anlamaya çalışıyorum…
- Lobna: (Gülüyor) Evet, kafa aynı! Aptal olmadım… Kafa çalışıyor. Ama… Değiştim… Her gün değişiyorum… Artık burasını istemiyorum…
Sonuç
Broca ve Wernice bölgesine alınan hasarla oluşan "afazi" rahatsızlığını böylece özetleyebiliriz. Fakat beyinde dilden sorumlu tek yerlerin bu iki bölge olmadığını unutmamak gerekir. Zihinsel sözlüğümüzde, bu sözcelerin üretiminde, üretilen seslerle düzenli cümleler oluşturmakta motor korteksi, işitme korteksi gibi başka daha birçok bölge de destekte bulunur.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 15
- 8
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ A. Arman. 35’Tim, 5 Yaşıma Döndüm Artık Türkiye’yi Istemiyorum. (24 Kasım 2013). Alındığı Tarih: 28 Mart 2021. Alındığı Yer: Hürriyet Gazetesi | Arşiv Bağlantısı
- V. Fromkin, et al. (2003). An Introduction To Language. sf: 33-55.
- Lingraphica. Broca's Aphasia. (26 Mart 2021). Alındığı Tarih: 26 Mart 2021. Alındığı Yer: Aphasia | Arşiv Bağlantısı
- Mayo Clinic. Aphasia. (20 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 29 Mart 2021. Alındığı Yer: Mayo Clinic | Arşiv Bağlantısı
- Etimoloji Türkçe. Afazi Kelimesinin Etimolojisi. (29 Mart 2021). Alındığı Tarih: 29 Mart 2021. Alındığı Yer: EtimolojiTürkçe | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 05:32:09 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10306
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.