Aslında kabaca mutabakat sağlansa da ta mbir mutabakat sağlanmış değil. Felsefede de ahlak felsefesined işlenen bu konuda filozoflar bir kutuplaşmış durumda. Antik yunanda hazcılık dediğimiz "insana haz veren iyidir" anlayışından nietzschenin erdemli insan anlayışına kadar. Felsefe dışında asketiklik yani çilecilik ile özdeştiren insanlar, çoğu dinin temelini de attı.
Pragmatistler tarafından iyi olan ise faydalı olandı. Tabiki faydayı etraftaki tüm varlıkları,olayları ve bağlantıları çözebilecek kültürlü,zeki birileri tarafından (iktidar erki) belirlenmeli dendi ve konumuz dışı bir kaç kabul ile de birleşip liberalizm geliştirildi.
Durheim'e göre ise toplumsal bilinçe sahip insan iyi insan iken toplum dışı davranışlar anomali olarak gösterildi.
Günümüzde ise genel anlayış nietzsche'nin bireysel olarak insanın iyi olması gerektiği toplumsallığın reddedildiği erdemli insan ile weber'in homo economicus'unun arasında sıkışıp kalmış durumdadır.
Tüm dünyada hüküm süren neoliberal yönetim biçimlerinde de bariz bir şekilde görebileceğimiz şudur ki bir yandan nietzsche'nin bireysel özgürlüğü özendilirelerek bedenin piyasaya katılması sağlanmaya çalışılmakta (Nietzsche sanırım erdemli insanının bu şekilde kullanıldığını görse çok sinirlenirdi.) Diğer yandan ise Durkheim'in toplumsal bilinci desteklenerek vatan gibi kavramlarla toplum olunmaya çalışılmaktadır. Foucault'un deyişi ile de tüm bu dengenin sağlamak ile yükümlü iktidar erki iken bu dengenin doğrulayıcısı ise piyasa olacaktır.Yani homo economicus doğacaktır.
207 görüntülenme
Kaynaklar
-
Foucault. (2020). Biyopolitikanın Doğuşu.
-
Nietzsche. (2020). Güç Istenci.
-
Emile Durkheim. (2020). Dini Hayatın Ilkel Biçemleri.
-
Nietzsche. (2020). İyinin Ve Kötünün Ötesinde.