Dinler yalan mı sorusu biraz muğlak bir soru. Çünkü dinler, çok sayıda bilgi ve esas sunan ve kendilerine has yaklaşımlar barındıran düşünce biçimleri. Tüm dinlerde ortak olan ve bugün tüm dünya insanlarının da ortak birer ahlaki değer olarak kabul ettiği çok sayıda bilgi, fikir, değer söz konusu. Yani dinlerin, en azından bugün için yalan olmayan birçok tarafı ve iddiası var. Ama aksine, dinlerin savunduğu ya da benimsediği ama bugün insanlığın ret ettiği çok sayıda bilgi, fikir, değer ve var. Eğer "yalan mı?" diye sorarken dinlerin ortaya çıkış iddia ve dinamiklerini kast ediyorsanız da zaten konuyu bilimsel olarak açıklamak ve "yalanlamak" olanaksız çünkü dinlerin iddiaları bilimsel değil. Evreni, sonsuz güçte ve yeterlilikteki bir yaratıcının yarattığı, bu dünyanın ve yaşamın insanlar için bir sınav olduğu, buradaki hayatlarımızdaki tercihlerimizle öldükten sonra cezalandırılacağımız ya da mülafatlandırılacağımız iddialarını kast ediyorsanız bunları toptan yalan ya da gerçek olarak tasnif etmek güç. Zaten bu nedenle dinler bilimin konusu değil çünkü bu iddialar, bilimsel metotlarla sınanabilir ve üzerine çalışılabilir nitelikte değiller. Bu iddiaların hiç biri kanıtlanamazlar ya da bilimsel olarak çürütülemezler. Ve yine bu nedenle de inanç dediğimiz, ortada herhangi bir kanıt olmadan duyulan güven, bağlılık ve yaklaşımlar etrafında değerlendirilirler.
Ancak dinlerin, bilimsel yöntemlerle incelenebilir ve üzerine çalışılabilir olan iddiaların büyük çoğunluğu doğru ve gerçek değildir. Örneğin İrlanda Başpiskoposu James Ussher, dünyanın 22 Ekim MÖ 4004 günü saat 18:00'da yaratıldığını ilan etmiştir. Bu bilgiye, 1600'lü yıllarda hemen herkes inanmış olmalı ama biz bugün bu bilginin doğru olmadığını biliyoruz. Ya da tüm dinler için ortak ve yanlış olduğu kesin olan bir bilgi verelim: Tüm dinler, ilk insanın Hz. Adem'in olduğunu ve Adem'in de topraktan yaratıldığını iddia eder. Ve dinlere göre tahmini olarak Adem, günümüzden 6-12 bin yıl önce yaşamıştır. Biz bu bilgilerin de yanlış olduğunu kesin olarak biliyoruz. Bu tip yanılgılar sizin için "dinler yalan" anlamına geliyor olabilir. Ama başka insanlar için aynı anlama gelmeyebilir. Özetle "dinler yalan mı?" diye sorarken dinlerin hangi içeriklerinde şüpheniz var, ona göre cevap vermeliyiz size. Günümüz için ulaştığımız bilimsel bilgi seviyesi, dinlerin insanlar yatarından icat edilip yazıldığını bize düşündürmektedir ancak bu, dinlerin iddia ettiği gibi evreni bir yaratığının yarattığı iddiasını yalanlamaz. Evren, dünya, canlılar ve insanlar, hiç de kusursuz, mükemmel, sonsuz güçte bir yaratıcının yaratacağı varlıklar gibi de görünmemektedir ancak bu da bir yaratıcının var olmadığını kanıtlamaz.
Dinlerin kötülüğüne gelince... Bu da biraz muğlak bir soru ancak tarihteki sayısız din savaşını/çatışmasını hatırlamak yeterli olur sanırım. Hayatlarımızı nasıl yaşamamız gerektiği konusunda bizlere yol gösteren din dışındaki olguları düşündüğümüzde, farklı bilimsel görüşlere, sanatsal algılara, felsefi anlayışlara sahip insanların birbirini öldürdüğünü görmedik hiç. Yani kuantum kütleçekimine inanan "Newtoncu" bir kurulun, genel göreliliğe inanan Einstein'cı iki bilim insanını bir kazığa bağlayıp yaktığını görmedik. Ya da empresyonizm akımına ilgi duyan birkaç Monet sevenin, ekspresyonizm seven Munch'çu iki resimseverin başlarını kestiğini de görmedik. Binlerce Aristocu ile binlerce Plantoncunun bir meydanda toplanıp birbirlerine kılıçlarla saldırdığını da. Ancak farklı dinlere inananların bunu binlerce yıldır yaptıklarını biliyoruz ki bu ölümler bugün de devam ediyor ve gelecekte de devam edecek gibi görünüyor. Sonsuz güçte ve yeterlilikte bir yaratıcının, bu savaşlara ve ölümlere izin vermeyebileceği ya da en başından engelleyebileceği düşünülürse tüm bu acılara izin verdiğini düşünmek yanlış sayılmaz ve bu durum biraz üzücü ve incitici olsa gerek.
Kaynaklar
- Ford, Alan. James Ussher. (24 Kasım 2020). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2020. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı