İlk olarak akademisyenlik ile bilim insanlığını ayırmak gerektiğini düşünüyorum. Birisi bir para kazanma yöntemi, diğeri ise bir hayat biçimidir.
Akademisyenlik, muhakkak ki bir para kazanma biçimi olarak içinde üniversite politikalarının da olduğu çok çeşitli birleşenleri barındırır. Kadro imkanları, burslar vs. çeşitli katmanlı bir yolu vardır. Bilim insanı olmak ise kişinin kendinde biter.
Bence her akademisyen hakiki manada bilim insanı değildir. Kariyerlerine bakınız anlarsınız. Lakin başarılı olan her akademisyen ilk olarak bilim insanıdır. Zira o nitelikli yayınlar başka türlü çıkmaz.
İyi bir bilim insanı olmak için, ÖSS (benim zamanda bu sınavın adı buydu) puanı, yerleşilen üniversite vs. hiç önemli değildir. Sıradan ad edilen üniversitelerden ne cevherler çıkar, en iyi bilinenlerden okuyup okullara bir daha uğramayanlar da çıkar. Yani mesele kişinin kendisidir.
İyi bir bilim insanı olmak için azimle çalışmak, yeni şeyler öğrenmeyi sevmek gerekir. En önemlisi hayatla ilgili sorular sormak şarttır. Kitap okumak, deney yapmak hayatta bir iş değildir bilim insanı için. Hobidir. Derler ya işle evlenmek, bilim insanı bunu yapar. Boş zamanında yazar, okur, deney yapar. Zira bir derdi vardır. Hayatı anlamak ve anlamlandırmak gibi bir derdi...