Coronavirus konakçısında (örneğin insanda solunum yolu hücresi) hücre içine girip kendi genetik materyalini içine girdiği konakçı hücrenin organellerini ve mekanizmalarını kullanarak çoğaltabilir. Konakçının bağışıklık sisteminin yapabileceği şeyler:
1) virüs konakçı hücrenin içine giremeden yakalayıp paketlemek ( bunun için virüsü önceden tanıyor olması gerekir yani ya aşı yoluyla ya da hastalığı önceden geçirerek antikor üretmiş olması gerek. Ayrıca yine virüsün hücre içine girmesini engelleyebilecek antiviral ilaçlar da geliştiriliyor. Bu durumda savunma sistemi enkazı temizlemekle yükümlü sadece)
2) virüs kendini çoğaltıp parçalarını konakçı içinde yaymaya başladığında bunları tespit etmek. Bu aşamada virüs yayılmaya başlamış oluyor, yani diğer konakçılara da gitmeye başlıyor. Bu aşamada bağışıklık sistemi etkin bir çalışma gösterebilirse virüsü hızlı bir şekilde çözüp durduruyor. Daha az etkin ise bireyde daha fazla hasara yol açıp belki diğer enfeksiyonların da fırsat bulup ortaya çıkacağı zayıflamaya sebep oluyor; öyle ya da böyle bunların altından kalkıyor. Ya da altından kalkamayıp bireyin ölümüyle sonuçlanıyor.
Vücuda ve konakçı hücreye girmesini engelleyemediğimiz sürece virüse yaşama, çoğalma ve seçilme şansı kalıyor. Ama seçilimin ne yönde gideceğini öngörmek mümkün değil.
Coronaviruslerle edindiğimiz tecrübelerde;
SARS-COV-1 ortadan kalktı.
Mers ortadan kalktı.
Hayvanlarda görülen aşısı geliştirilmiş bazı Coronavirusler düşük ölüm oranı, ama solunum ve üreme yollarında hasara neden olarak uzun yıllardır varlığını sürdürüyor.
SARS-COV-2'nin geleceği de bulaşıp yayılmasını engellememizde ne kadar başarılı olacağımıza bağlı. SARS-COV-1 ve Mers gibi tarihe de karışabilir, sürekli sirküle olan bir hastalık da olabilir. Ama öldürücülüğü artarsa eradike olma/edilme olasılığı daha yüksek. Öldürücülüğü düşük bir virüs ise sirküle olmaya devam edecektir.