Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Genç Mühendis
Genç Mühendis
263K UP
Üye
4

Neden mutlu evlilik yoktur? Evlilik gercektende aşkı öldürür mü?

çevreme bakıyorum akrabalarıma ,internete, tv ye falan evlendikten sonra çiftlerin sürekli kavga ettiklerini ve anlaşamadıklarını görüyorum ,aynı kültürden gelmelerine rağmen. Neden bu önemli birleşmeyi yaptıktan sonra çiftler birbirini yiyorlar?lütfen düşüncelerinizi ve tecrubelerinizi paylaşın.
4,673 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
5 Cevap
İsmail Çk
İsmail Çk
1,667 UP
Öğrenci

Nietchze derki;

"Belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz; ama daha derinlere inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz. Siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz. Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil.” Belki evlenirken seviyorum sanıp daha sonra içlerinde sevmediklerini anlıyorlardır. Ya da belli bir zaman sonra bir birlerinden soğuyorlardır. Zira yaşadığım tecrübelere baktığımda, bende yarattığı duyguları sevsemde, belli bir zaman sonra bu duygulara alışıyorum ve karşımdakinden soğuyorum.

Tüm Reklamları Kapat

202 görüntülenme
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ersals Krononot
Ersals Krononot
252K UP
Krononot⁸

Otörler, insan türüne ait iki cins olan erkek ve kadın ın, farklı tür olarak ele alınabilecek kadar farklı yapılar olduğunu (konuya dikkat çekmek için bilimsel nedenlerle değil) ifade etmekteler. Bu uyumsuzluğa rağmen, evrimsel olarak üremenin zorunlu bir yaşamsal gereklilik olması nedeniyle, etkileşim zorunluluğu olduğu için birlikte yaşama süreçlerine sahip oldukları da düşünülmekte. (Ki şahsen katılıyorum buna.) Farklılıklar, muhatabını keşfetmek için zenginlik de olsa, uzun vadede anlamama ve anlaşılamamaya neden olmakta kaçınılmaz biçimde. Sadece beyin yapılarının farklılıklarından dolayı düşünce - tavır - hormonal yapının neden olduğu karakter özellikleri gibi farklılıklar, uyumu zorlayacak faktör olarak tek başına yeterli gibi görünmekte.

Zaten evrim de bu uyumsuzluğu nasıl kimyasal olarak tepkimeye giremeyecek yapıdaki molekülleri enzim ile tepkimeye sokuyorsa, benzer özellikte görebileceğimiz erkek ve kadını da mantıklı düşünme - rasyonel değerlendirme süreçlerini baskılayan(!) AŞK enzimi ile çözmeyi seçmiştir. Bu o kadar zor bir etkileşimdir ki, bireylerin mantıklı düşünmesini engellemeniz gerekir........

Tüm Reklamları Kapat

Böylesi bir süreci yönetmek ve devamını -mutlu-, -huzurlu- bir şekilde idare edebilmek için haz, cinsel arzular üstü bir gerekçeler bütününe ihtiyaç varmış gibi görünmekte. Çünkü yapı olarak bir ödül ne kadar cazip olursa olsun, beyin tölerans denen, ödüle karşı duyarsızlaşma mekanizmasına sahip.

Demek ki, standart biyolojik nedenlerle sınırlı olmayan bir birliktelik olması gerekiyor. Burada sanki doğru insanı bulmak gibi yapay bir soruna bağlama görülüyor genellikle. Asıl sorun, kişinin kendisinin doğru insan olup olmadığıdır. Yani kendi gelişim sürecinin öyle bir noktasına gelmiş olmalı ki birey, hormonal - biyolojik üreme sistemlerine indirgenmemiş bir birliktelik nedeni edinebilecek seviyeye gelmiş olsun. Bu seviyeye gelmemiş bir bireyin kendisi"doğru" kişi olamamışken doğru insanı bulması tabii ki mümkün olmayacaktır. Gelişim insan için kesintisiz, süresiz bir yaşam biçimidir. Evlilik süreci de aynı sürecin eş olan bireyle beraber devam etmesi gereken bir süreçtir. Kendi başına gelişmeyen birey, sıkılma nedeniyle başkasıyla evlenmenin onu mutlu edeceğini düşünebilir. Oysa aynı şekilde düşünen bir partnerle birlikte olma ihtimalini düşünmemektedir. Kişi birey olarak gelişebilir yapıya gelebilseydi, can sıkıntısını ortadan kaldıracak bir araç aramazdı. Aynı kişi, bir süre sonra birlikte olduğu kişiyle de sıkılmaya başlacaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Evlilik kesinlikle ---yaşlanınca yalnız kalmaktan korkma----- (yalnızlığını gidermek için bir başkasını araçsallaştırma), ---------bakım alma arzusu-----------(yemek ütü gibi ihtiyaçlarını giderme arzusu), -----------çocuk edinme isteği (bu isteği için bir erkeği araç yapmak) gibi KİŞİSEL NEDENLERE bağlanamaz. Bunlar birlikteliğin sürdürülebilirliğini imkansızlaştıracaktır.

Bireylerin KİŞİSEL YAŞAM ALANLARI ilgilendikleri konular, hobileri, birey olarak katıldıkları ortamların devam ettiği sağlıklı bir süreç olmasına uygun dizayn edilmeli kararlaştırılmalı.

Kültürel olarak evliliği algılama biçimimiz, evli olmayan bireylere bakış açımız hastalıklı olduğu için, evliliği kutsuyoruz, boşanmaları görmezden gelerek bekar bireyleri yadırgıyor, evlenmeleri gerektiğini salık veriyoruz her fırsatta. Zihniyetlerin sorunu, kendisi dışındaki sosyal baskıyı merkeze koyarak KİŞİSEL YAŞAM dizayn etmesi dir. Bu şekilde dışa bağımlı yapıların sorunları bile kendi sorunları olamayacaktır. Bu nedenle aşılması da imkansızlaşır.

795 görüntülenme
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Berkay Yıldız
Lise Öğrencisi

Schopenhauer, Aşkın Metafiziği kitabında buna değinir. Ona göre mutlu evlilikler çok nadirdir. Bunun sebebi ise insanların evliliğini genel olarak sevgi üstüne kurmasıdır. Bu yüzden evlenmeden önce insanlar birbirini çok da yakından tanıyamazlar ve birbirlerine duydukları sevgi yüzünden çoğu kusuru ya görmezler ya da görmezden gelirler. Schopenhauer, sevginin çocuk yaptıktan bir süre sonra bittiğini söyler. Çünkü çift evrimsel olarak nihai amacını gerçekleştirmiştir, vücut bir süre sonra o hormonları gereksiz enerji kaybı olarak görür ve seviyeli olarak azaltır. Bunun sonucunda sevgi bittiği için çift, birbirlerinin kusurlarını daha rahat görürler ve mutsuz olurlar.

342 görüntülenme
6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Gökay Şener
Sosyoloji Öğrencisi

Bence bunun sebebi beynin mutluluğa karşı olan bağışıklılık sistemidir.

Biriyle ilişkinizin belirli yerlerinde bu ilişki kaynaklı mutluluk seviyeniz yükselir fakat bu şey her gün olunca sıradanlaşmaya başlar(aynı evde yaşamak). Bu artık yeni sıradan yaşamınız olmaya başlar bu mutluluğa karşı bağışıklık kazanırsınız fakat negatif durumlar için bağışıklılık sistemimiz daha farklı çalışır her seferinde daha çok gözümüze batmaya başlar. Bu konuyu tartışana dek. Tartışmadan sonra çözüme kavuşan durumlar da görülür. Tartışmanın pek işe yaramadığı konular da olabilir fakat tartışmalarımız mutlulukluluklarımız kadar sıradan gelemez bize. Ve bu olay yıllar geçtikçe ya ruhumuzu ya da ilişkimizi bitirir.

Tüm Reklamları Kapat

Hem ilişkimizi hem ruhumuzu canlı tutmak için de belirli yöntemler olabilir tabi ki mesela küçük sürprizler ya da değişiklikler gibi fakat bunu sürekli yapabilmek kolay bir iş değil deneyenlere ve deneyeceklere bol şans. Bir insanın kendi ruhuyla iç içe sürekli bir mutluluk yaşaması bile imkansızken bir başkasınınkiyle bunu başarması iddiası da tutarsızdır.

302 görüntülenme
3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ecem Kaya
Ecem Kaya
95K UP
Bir Evrim Ağacı Üyesi

Bunun nedeni bence evlenmeden önce bazı tabular nedeniyle aynı evde yaşanmaması . Evleneceğiniz kişiyle evlilik kararı almadan onu ilk olarak ev ortamında tanımanız lazım . Dışarı çıkarken kendine bakıyor , kendini iyor olabilir . Bir insanı tanımanın en iyi yolu onunla aynı evde kalmaktır bence . Evlenen çiftlerin mutlu olmamasının nedeni de önceden aynı evde yaşamadığından eşinin dağınık , pasaklı veya başka bir sorunu olduğunu bilmediğinden evlendikten sonra öğrenince sinirlenmesi olabilir .

393 görüntülenme
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close