Kıtaların kayması'nın tarihçesi
Kıtaların kaymış olabileceği fikri ilk defa 1596'da Abraham Orhelius tarafndan ortaya atılmıştır. Sonrasında ise kıtaların ayrılması, Orhelius'tan bağımsız bir şekilde daha gelişmiş olarak 1912'de Afred Wegener tarafından teori olarak öne sürüldü. Wegener, kıtaların kaymasının mekanizmasını açıklayamadığı için ve kıtasal hareket hızını çok fazla olarak tahmin etmesi (250cm/yıl) sebebiyle teorisi uzun yıllar kabul görmedi.
İngiliz jeolog Arthur Holmes 1920'de plaka bağlantılarının denizin altında uzanabileceğini ve 1928'de manto içindeki konveksiyon akımlarının itici güç olabileceğini öne sürdü. 1931'de, Dünya'nın mantosunun, radyoaktif bozunma tarafından üretilen ısıyı dağıtan ve kabuğu yüzeyde hareket ettiren konveksiyon hücreleri içerdiğini ileri sürdü. 1944'te kitabın sonu kıtasal kayma ile ilgili bir bölümle biten Fiziksel Jeoloji İlkeleri yayınlandı. 1947'de Maurice Ewing liderliğindeki bir bilim adamı ekibi, Atlantik Okyanusu'ndaki bir yükselişin varlığını doğruladı ve sedimentlerin altındaki deniz tabanının, kıta kabuğundan kimyasal ve fiziksel olarak farklı olduğunu buldu. Batimetre okyanusya taşındıkta okyanus altında bir okyanus ortası sırtı tespit edildi. Bunun önemli bir sonucu, sistem boyunca yeni okyanus tabanının yaratılmış olmasıydı. Bu sonuç "Büyük küresel yarık" (Greal global rift) kavramına öncülük etti.
Bilim insanları denizaltıları tespit etmek için II. Dünya Savaşı sırasında geliştirilen cihazları kullanarak okyanus tabanındaki tuhaf manyetik varyasyonları tanımaya başladılar. İlerleyen on yıl boyunca başlangıçta söylendiği gibi mıknatıslanma modellerinin anormallik olmadığı giderek açık bir şekilde ortaya çıktı. 1959-1963'te yayınlanan bir dizi makalede, Heezen, Dietz, Hess, Mason, Vine, Matthews ve Morley, okyanus tabanının mıknatıslanmasının geniş, zebra benzeri desenler oluşturduğunu toplu bir şekilde fark etti: bir şerit normal kutuplaşmaya ve yanındaki şerit ters kutuplaşmaya sahipti. En iyi açıklama "taşıma bandı (conveyor belt)" veya Vine – Matthews-Morley hipoteziydi. Yeryüzünün derinliklerinden yeni magma zayıf bölgelerden kolayca yükselir ve sonunda yeni okyanus kabuğu oluşturmak için sırtların tepesi boyunca püskürür. Yeni kabuk, zaman zaman tersine çevrilen dünyanın manyetik alanı tarafından mıknatıslanır. Yeni kabuğun oluşumu daha sonra taşıma bandına benzer şekilde mıknatıslanmış kabuğun yerini değiştirir.
Kıtaların kayma mekanizması
Manto hareketi
Hareketi oluşturan mekanizmanın temelini ise Dünya’nın dibinde olan manto tabakasından yayılan ısı oluşturur. Dünya’nın çekirdeğinde meydana gelen bir takım radyoaktif reaksiyonlar manto tabakasında ısınmaya neden olur. Isınan gazın yükselmesi yüzünden üst tarafta bulunan levhalar da hareket eder.
Manto taşınımının doğrudan ve dolaylı olarak levha hareketi ile nasıl ilişkili olduğu jeodinamikte devam eden bir çalışma ve tartışma konusudur. Her nasılsa, bu enerji tektonik plakaların hareket etmesi için litosfere aktarılmalıdır. Plaka hareketini etkilediği düşünülen iki ana kuvvet türü vardır: sürtünme ve yerçekimi.
Sürtünme: Mantonun içerisindeki konveksiyon akımları tarafından harekete geçirilen mantonun litosfere en yakın tabakası olan Astenosfer ile daha sert olan litosfer arasındaki sürtünme kuvveti ile oluşan levha hareketi.
Yerçekimi: yerel konveksiyon akımları tarafından harekete geçirilen okyanus hendeklerindeki alçak bölgelerde bulunan plakaların aşağıya doğru çekilmesi ile olan levha hareketi.
İkincil kuvvetler
Yerçekimi: Sıcak manto malzemelerinden kaynaklanan yayılan sırtlardan litosfer oluştukça yavaş yavaş soğur ve zamanla kalınlaşır (ve böylece sırttan uzaklığı artırır). Soğuk okyanus litosferi, türetildiği sıcak manto malzemesinden önemli ölçüde daha yoğundur ve bu nedenle artan kalınlıkta, daha fazla yükü dengelemek için kademeli olarak manto içerisine yerleşir. Sonuç, sırt ekseninden daha fazla mesafeye sahip hafif bir yanal eğimdir.
Dünya'nın dönüşüyle ilgili itici güçler: Alfred Wegener, kıtasal kaymanın ardındaki ana itici mekanizmalar olarak gelgit kuvvetleri ve merkezkaç kuvvetleri önermişti; bununla birlikte, bu kuvvetler, bu kuvvetler, okyanus kabuğu içinde hareket eden kıtalar olduğu için kıta hareketine neden olamayacak kadar küçük olarak kabul edildi. Bu nedenle, Wegener daha sonra pozisyonunu değiştirdi ve konveksiyon akımlarının 1929'da kitabının son baskısında plaka tektoniğinin ana itici gücü olduğunu iddia etti.
Daha yeni literatürde, bu itici güçler:
- Ay ve Güneş Dünya'nın kabuğuna uyguladığı yer çekimi kuvveti nedeniyle gelgit çekişi
- Dönme kutbunun yer kabuğuna göre küçük yer değiştirmelerinden dolayı geoidin küresel deformasyonu.
- Sallanma ve daha küçük zaman ölçeğinde dünyanın dönüşünün spin hareketlerinden kaynaklanan daha küçük deformasyon etkileri.
Küçük ve genel olarak ihmal edilebilir kuvvetler:
- Coriolis etkisi
- Yerçekiminin hafif bir modifikasyonu olarak davranan merkezkaç kuvveti
Kaynaklar
- Yazar Yok. Continental Drift. (27 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 27 Haziran 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Plate Tectonics. (27 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 27 Haziran 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Plaka Hareketleri Ve Sonuçları. (27 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 27 Haziran 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Alfred Wegener. (27 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 27 Haziran 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı