Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
2

Neden canlılık durumunu sürdürme ve üreyerek bu durumu başka bir nesilde devam ettirme eğilimi var?

0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
1 Cevap
Ufuk Derin
Öğrenci-Okur

Canlılık ve cansızlık bizim yaptığımız bir kategorizasyon sadece. Belirli bir organizasyonu ve aktivitesi olanları canlı diye nitelendirmişiz. Aktivite derken bahsedilen, belli bir düzeye kadar dengeli olan organizasyon içerisinde, temel olarak iki biyolojik amaca hizmet edecek çeşitli aktivitelerin düzenli olarak sürdürülmesi demektir. Bu iki temel biyolojik amacı (başka yazılarımızda daha detaylı anlatacağımız gibi) şöyle tanımlayabiliriz: hayatta kalmak (veya varlığını sürdürmek) ve üremek (veya çoğalmak). Bu aktiviteler, tamamen biyokimya temelli ve teknik olarak "cansız" olmakla birlikte, bizlerin yapacağı "canlı" tanımının belirlenebilmesi için, organizasyon ile birlikte olmazsa olmazdır.

---

Canlılık, tanımı gereği üreme olgusunu bünyesinde barındıran bir yapıdır. Eğer bir şey kendi kopyalarını üretemiyorsa, canlı değildir. Canlılık için tek şart üreyebilmek değildir; ancak üreyebilmek, canlı olmanın şartlarından bir tanesidir. Dolayısıyla "canlılık" ile "üreyemeyen varlık" kavramları birbirlerini dışlamaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Evet, belki bir başka evrenin koşulları altında, başka fizik, kimya, biyoloji yasaları altında "üremeyen canlılar" da evrimleşebilirlerdi. Ancak Evren'in bildiğimiz kısmındaki ve özellikle de Dünya'daki evrimsel tarihe baktığımızda, üreme ile canlılık kavramlarının iç içe olduğunu görüyoruz.

Şunu da netleştirmekte fayda var: Canlılar üremeye karar vermediler. Evrimsel süreçte hiçbir özellik karar, istek, niyet, arzu, ihtiyaç ile kazanılmaz. Varlıklar var oluş mücadelesi verirler ve bunda göreli olarak en iyi olanların özellikleri gelecek nesillere aktarılır; o nesiller de atalarının o "iyi" özelliklerine sahip olur. Bu süreçte kopyalama hataları ve diğer çeşitlilik mekanizmaları bulunduğu için her yavru atasının birebir kopyası olmaz. Böylece rastgele çeşitlilik yaratılır; ancak bunlardan sadece çevreye en uyumlu kombinasyonlar daha kolay hayatta kalır ve daha çok kendi kopyalarını üretir. İşte tür de böylelikle hep daha uyumlu bireylere doğru evrimleşir. Evrim böyle çalışır.

Yapılarından ötürü bu ilk koaservatların neredeyse hiçbiri bu soruna bir çözüm bulamadı ve yok oldular. Bu atalar yok oldukları için, günümüzdeki canlılık da bunların torunları değiller. Bir diğer deyişle, "üreyemeyen ataların" torunları da hiç var olmadığı için, bu soy hatları günümüze kadar ulaşamadı.

Ancak bir grup koaservat, bugünkü amitoz bölünmeye benzer şekilde, çok ilkel bir "ikiye ayrılma" özelliğine sahiplerdi. Buna sebep olan kimyasal kombinasyonlara sahip olanlar, kendilerinden ürettikleri kopyalara da bu kimyasal dinamiği aktardılar. Çünkü ilkin torunlar, atalarının kimyasal derişimini birebir taklit etmektelerdi. İşte bugün var olan her canlı, bu "üreyebilen koaservatların" birer torunu. İşte tam da bu nedenle halen varlıklarını üreyerek sürdürüyorlar.

Tüm Reklamları Kapat

Bunu yapmak zorundalar mı? Hayır. Ortada bir zorunluluk yoktu. Zaten çoğunluğu da bunu yapmadı ve hatta günümüzde de yapmıyor. Ancak onların soy hatları kalıcı olamıyor; çünkü... Üremiyorlar!

Peki canlılık üreme harici bir kalıtım yöntemiyle evrimleşemez miydi? Belki de... Ancak buna biraz kafa yorun. Fiziksel, kimyasal ve biyolojik diğer yasalara uyan başka nasıl bir çözüm olabilirdi? Fiziksel özelliklerimizi bir kod ile gelecek nesle aktarmak, bir yandan çeşitlilik yaratırken, diğer yandan kalıcı olmanın en basit yollarından biri gibi gözükmekte. Aklınıza gelebilecek yöntemlerin her birinde muhtemelen evrimsel açıdan dezavantajlar bulunacaktır; ancak bu sizin pratik yapmanız için bir engel değil elbette.

Bir çözüm olarak "ölümsüzlük" önerilebilir. Bunu teknik olarak yapan canlılar da var (burada ve burada). Ancak bu genetik yapıda biriken hatalardan, bunların ayıklanabilmesi açısından ve doğal kaynakların kullanılması açısından incelediğinizde, bunun şu anda yaygın olarak var olan üremeye göre çok daha dezavantajlı olduğu görülmektedir. Mitoz ile mayoz arasındaki avantajlılık farklarını düşünerek, kendi kopyalarını yaratmanın neden dezavantajlı olduğunu görebilirsiniz (buradan konuyla ilgili yazımızı okuyabilirsiniz). Hiçbir kopya üretmeksizin ölümsüz olabilmek ise, entropi yasaları ile çeliştiği ve biyolojik olarak dezavantajlı olduğu için mümkün değildir. Her fiziksel unsur, entropi artışına boyun eğmek veya enerji harcayarak buna geçici olarak karşı koymak zorundadır. Her bir parçayı sonsuza kadar tamir etmek zordur; bunun yerine sıfırdan yavrular üretmek çok daha kolay gözükmektedir.

Tüm bu sebeplerle, günümüze kadar ulaşmayı başaran canlılığın "canlı" olabilmesinin yolu, ilk olarak hayatta kalmaktan, ikinci olarak da hayatta kaldığı varlığına ait bilgilerini gelecek nesillere aktarabilmekten geçer. Bu, biraz da evrenin fizik yasalarından ve var oluş biçiminden ötürü biyolojik unsurlara dikte edilmektedir.

Bir diğer deyişle, zaten hayatta kalma mücadelesi vermeyen ve bir şekilde üremeyen varlıklara "canlı" demiyoruz; canlılığın tanımı gereği bu ikisi, evrimsel baskılar sonucunda oluşmuş oluyor. Bu sebeple canlıların "neden" bunu yaptığını sormak, "Bir kaya neden üremiyor?" diye sormaya benziyor. Nasıl geliştirdiklerini sorabilirsiniz ve cevabını evrimsel biyolojiden alabilirsiniz; ancak "neden" sorusu, bu bağlamda doğru bir soru olmuyor.

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Kaynak 1. (20 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 20 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  2. Yazar Yok. Kaynak 2. (20 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 20 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close