Fikir vermesi açısından bir Evrim Ağacı içeriğini aktarayım.
"Boz ayılar olarak bilinen Ursus arctos horribilis alt türü, birçok açıdan vahşi doğanın ilgi çekici canlılarından biridir. Örneğin yaygın olan bilinenlerin aksine boz ayılar, çok iyi birer kazıcıdırlar. Pençelerini kullanarak toprakta gizlenebilecekleri oyuklar açarlar.
Üstelik her ne kadar genelde meşhur balık avlarıyla bilinseler de, boz ayılar da insanlar gibi hepçil bir türdür; sadece et yemezler, hayvansal ve bitkisel besinleri bir arada tüketirler. Örneğin bitki tohumları, böğürtlenler, bitki kökleri, çimenler, mantarlar ile beslenebildikleri gibi, geyikleri, balıkları ve böcekleri avlamayı severler, bal toplamaktan hoşlanırlar ve hatta başka hayvanlar tarafından öldürülen leşleri yerler.
Soğuk kışlara girmeden önce, yazın sonlarına doğru ayılar "hiperfaji" denen bir faza girerler ve aşırı fazla beslenirler. Yazın ve güzün bir kısmını kapsayan 2-4 aylık bu dönemde her gün 1 kilo alabilecek kadar fazla besin tüketirler! Sonrasında ise 5-7 ay boyunca kış uykusuna yatarlar. Bu süreçte, vücutlarına depoladıkları kalorileri yakarlar ve neredeyse hiç hareket etmezler. Bu süreçte günde 8000 kalori civarında harcarlar (ki bu ayı standartlarında oldukça düşüktür).
Aslında ayıların kış uykusu, gerçek anlamıyla bir hibernasyon değildir. Kış uykusunun farklı bir formu olan torpor isimli bir süreçtir. Torpor sırasında ayıların vücut faaliyetleri hibernasyon yapan, yani gerçek anlamıyla kış boyu uyuyan hayvanlar kadar yavaşlamaz; ama normal faaliyetlerine göre aşırı yavaş bir hıza düşer. Torporun avantajı, hibernasyonun aksine, bir tehdit unsurunun bulunması halinde hızla uyanmaya izin vermesi ve normal faaliyete dönme kolaylığıdır; ancak hibernasyon kadar verimli bir enerji koruması sağlayamaz.
Ayılar bu süreçte hiç sıvı tüketmezler; bunun yerine metabolik olarak yağların yıkımı sırasında açığa çıkan suyu tüketirler. Hatta bu sürede idrarlarını bile yapmazlar; ancak normalde üre onları öldürecek kadar zehirliyken, detayları henüz tam olarak bilinmeyen bir kimyasal tepkime sayesinde üreyi yeniden kullanılabilir proteinlere dönüştürmeyi başarırlar. Eğer ki bu süreç keşfedilebilirse, insanlardaki böbrek yetmezliği hastalığı sonsuza kadar tarihe karışabilir veya bu sahada müthiş atılımlar sağlanabilir. Ayrıca muhtemelen bu döngünün keşfi, Nobel Ödülü'ne de layık görülecektir.
Hatta bir ipucu da verelim: Ayıların bunu yapabilmek için üreyi bağırsaktan süzerek üreaz üretebilen bakterilere maruz bırakmak suretiyle hidrolize ettikleri düşünülüyor."
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (16 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 16 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı