Evrim gücünü mekanizmalarından alır demek daha iyi olur çünkü her mekanizma önemli. Mekanizmalarla ilgili bilgiyi buradan alabilirsiniz.
Bir türün evrimleşme hızını kabaca analiz edebilmeniz için sizlere pratik bir yöntem sunabiliriz:
Çevresel Baskı:
Bir türün üzerindeki çevresel baskı ne kadar fazlaysa, evrimleşme hızı da o kadar fazladır. Bu, neredeyse her zaman doğrulanan bir kural olmakla birlikte, çok nadiren de olsa istisnaları olabileceği unutulmamalıdır. Fakat iki türün evrim hızını kıyaslarken, eğer ki kıyaslanabilir özelliklere sahiplerse, üzerlerindeki çevresel baskı miktarından yola çıkarak kabaca bir analiz yapabilirsiniz.
Yayılma Kabiliyeti
Her türün Dünya üzerinde yayılım gösterdiği alan tespit edilebilir sınırlarla çevrilidir. Bu alanlar, evrimsel değişimlere bağlı olarak genişleyebilir veya daralabilir. Ancak az önce bahsettiğim kuralı doğrular bir şekilde, eğer ki bir türün yaşadığı ortam kısıtlı ise, tür üzerinde daha büyük bir baskı var demektir; çünkü çok daha dar bir alanın koşullarına adapte olarak o imkanlarla hayatta kalmak durumundadır. Bunun en güzel örneği, adalardaki canlı çeşitliliğidir. Örneğin Hawaii adaları gibi son derece sınırlı bir bölgede, Dünya’nın başka bir yerinde görülmeyen kadar, 1000 civarında farklı sümüklüböcek türü yaşar. Bunda hem ada koşullarının kısıtlı olmasının, hem de sümüklüböceklerin yayılma kabiliyetlerinin sınırlı olması etkendir. Bu durum, hızlı evrime neden olmaktadır ve türleşme imkanını arttırmaktadır.
Beslenmenin Özelleşme Miktarı
Her canlının, belirli bir diyeti mevcuttur. Bazı türler neredeyse her bulduğunu yerken, bazıları inanılmaz seçici olabilmektedir. Başta verdiğimiz kuralı yine doğrular bir şekilde, daha kısıtlı bir diyete sahip olan bir tür, bulduğu hemen her şeyi yiyen bir türe göre daha fazla ve daha hızlı evrimleşmeye meyilli olacaktır. Çünkü özellikle seçtiği besinleri bulmak için daha sıkı bir baskı altında olacaktır. Maryland Üniversitesi Entomoloji Bölümü'nden Prof. Charles Mitter ve ekip arkadaşlarının böceklerin evrimi üzerine yaptıkları çalışmalarla da bu durum doğrulanmıştır. Gerçek böceklerin (Hemiptera) en son yaşamış ortak atalarının bir etçil olduğu bilinmektedir. Ancak daha sonradan türleşen canlı gruplarının bazıları otçul bir diyet evrimleştirmiştir. Bu grubun içerisinde bazılarıysa, özellikle belli tip bitkilerle diyetini sınırlandırmıştır. Bu seçici türlerin türleşme ve evrimleşme hızı diğer tüm gerçek böceklere göre çok daha hızlı olmuş ve çok daha fazla sayıda tür evrimleşmiştir.
Cinsel Seçilim
Doğada, bir dişi ve erkeğe sahip olan hemen hemen tüm canlılarda cinsel seçilim gözlenmektedir. Pek çok canlının dişisi, erkekleri belirli özelliklere göre seçmektedir. Kimi durumda erkekler dişileri seçer; insanın da içinde olduğu bazı türlerde ise seçim karşılıklıdır. Ancak ne olursa olursun, Evrim'in mekanizmalarından biri olan Cinsel Seçilim, her zaman önemli bir rol oynamıştır. Bu noktada da, yine yukarıdaki kuralımız dahilinde, daha kısıtlanan, yani cinsel seçilimin daha şiddetli ve etkili olarak görüldüğü canlılarda türleşme hızı, cinsel seçilimin görülmediği veya az görüldüğü canlılara göre çok daha fazladır. Örneğin, cinsel seçilimin aşırı yoğun olduğu bir canlı grubu olarak kuşları örnek verebiliriz. Örneğin cinsel iki-biçimlilik (sexual dimorphism: dişi ve erkeğin farklı bireyler olduğu) görülen cennet kuşlarının Papua Yeni Gine'de 33 farklı türü bulunmaktadır. Pek çok kuş-gözlemcisi, sırf bu kuşların çiftleşme öncesi yaptığı büyüleyici kur danslarını ve hareketlerini gözlemek için binlerce kilometre yol kat etmektedirler. Ancak aynı bölgede, cinsel tek-biçimli (sexual monomorphism: bu tip canlılarda erkekler ve dişiler birbirinden morfolojik olarak ayırt edilemeyecek kadar benzerdir) olarak görülen manukot kuşlarının sadece 5 türü bulunur. Yani cinsel seçilimin olduğu çift-biçimli canlılarda türleşme hızı çok daha yüksektir.
Uzun lafın kısası, canlılarda türleşme ve evrimleşme hızları çok farklı olabilmektedir. Önemli olan, bilgili bir gözün canlıları incelemesi ve mümkünse genetik ve moleküler kanıtlar takip edilerek türlerin birbirinden ayırt edilmesidir.
Peki, son olarak, bir tür neden bu şekilde kısıtlanır? Bunun tek bir cevabı yoktur ve upuzun bir başka yazıda anlatılabilir. Fakat kısaca değinmek gerekirse, çoğunlukla bunun sebebi zorunluluk ya da kazanılan avantajdır. Örneğin cinsel seçilimin yoğun olması, türler üzerinde çevresel bir baskı oluştursa da, en sağlıklı ve avantajlı bireylerin çiftleşmesini garantileyerek yavrularının da evrimsel açıdan avantajlı olma şansını arttırmaktadır. Dolayısıyla evrimsel süreçte desteklenen bir yük olmaktadır. Kimi zamansa tamamen elde olmayan sebeplerle, şans eseri aynı bölgede bulunan türlerin karşılıklı olarak evrimleşmesi sonucu bu kısıtlanma gelebilir. Örneğin sinekkuşları ile orkidelerin evrimi bu şekilde bir karşılıklı evrim örneğin olarak gösterilebilir. Dolayısıyla, bir türün evrimsel geçmişi ve ortamı çok iyi analiz edilmeli ve ondan sonra kararlar alınmalıdır.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (9 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 9 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı