Merhaba
Bilimin evrenin kökenine dair arayışı, aslında kendisiyle yetinmeyen bir merakın tarihidir. Eğer bir noktada kurduğumuz teoriler örneğin kuantum kozmolojisi, çoklu evren senaryoları veya vakum dalgalanmalarından doğan evren modelleri ister istemez “kendiliğinden, evrenle özdeş ya da evreni aşkın iradi bir yaratıcıyı” ima etse bile, bilim burada durmaz, aksine, yaratıcı fikri bir sonuç olarak değil, açıklanması gereken yeni bir değişken olarak görünür.
Çünkü bilim için “yaratıcı” da olsa, ilk neden de olsa, bu tür bir şey varsayıldığı anda şu soruyu sormamız gerekir. Bu varlığın ortaya çıkmasını mümkün kılan mekanizma nedir? Bilimin kuşkuculuğu burada tükenmez; sadece yer değiştirir. Evreni açıklarken başka bir gerçekle karşılaşmış oluruz ve merak yeni zemine taşınır. Sizin de değindiğiniz gibi “vardan yok, yoktan var olmaz” ilkesi, modern fizikte yerini daha incelikli bir anlayışa bıraktı:
Enerjinin korunumu hala geçerli, fakat kuantum düzeyinde “yokluk” aslında sadece klasik anlamda yokluktur. Zira bu fiziksel olarak düşük enerjili bir vakum durumudur ve o yüzden bilim, mutlak hiçlikten değil, fiziksel yapı taşları olmayan ama yasaları olan bir zeminden bahseder. Bu noktada “yaratıcı varsa onun da yaratıcısı olmalı” sorunu klasik felsefenin "regres" problemidir ve bilimi metafizik sınırda dolaştırır. Bilimin bu kısır döngüyü kırdığı an ise şudur: Bir model hem evrenin gözlenen özelliklerini eksiksiz açıklayacak hem de daha ötesini açıklamayı gereksiz kılacak kadar kapalı bir bütün oluşturur. Yani bilim arayışını, “artık sormaya gerek yok” dediği için değil daha fazla açıklamanın gözlemi iyileştirmediği noktada bırakır.
Sonuç olarak, evreni anlamaya çalışan bilim, bir gün yolun sonunda bir "ilk irade" ile karşılaşsa bile, bu bulguyu bir kapanış değil, yeni bir başlangıç sayar ve o iradenin ardındaki yasayı sorar. Çünkü bilim, sebeple yetinmeyen, sebebin de sebebini arayan bir merak türüdür. Kısır döngü dediğimiz şey, aslında bilimin soluk aldığı dairedir çizdiği yer bitmez, sadece genişler. Son olarak bu koşullar sağlanmadığı sürece, yaratıcı veya iradi bir ilk neden varsayımı dahil, her öneri bilim tarafından açıklanması gereken yeni bir değişken olarak ele alır ve bilimsel arayışın kendisi metafiziksel olarak değil, deneysel erişilebilirlik düzeyi tarafından sınırlanır.