Bütün Sınırlar Kalkarsa!
Çok Güzel Olur...
Düşü Bile Güzel ve Yeter!
Böylesi bir şey olması durumunda; türümüz o dehşet kibrini ve kibrin yarattığı yıkıcı bencilliğini aşmış, dahası çıktısı ve parçası olduğu evreni, ortak akıl ile ve evrenin doğasına ve doğal işleyişine saygı temelinde yeniden tasarlama ve organize etme sürecine girmiş demektir. Başarır ya da başarmaz, evren buna izin verir ya da vermez orasını bilemeyiz.
Ancak türümüzün evrimsel gelişimi, doğanın diyalektiği ve bunlara dayalı kanıtlanmış tarihsel rotası o yolu öngörüyor: Sömürüsüz, sınıfsız, devletsiz ve sınırsız bir dünya ... Ki adı da var ve yeni değil: Komünizm...
Bunu ön gören akıl tüm öncüllerinde haklı çıktı. Kılavuzu; bilimsel diyalektik materyalizm (aklın egemen olduğu, sorgulayabilen, soru soran, kavrayan ve anlayan madde temelli bütünlüklü düşünce sistemi), amentüsü "mutlak değilim' , "değişmeyen tek şey değişim" ve " bilimsel kuşkucu değil isen benden uzak dur" diyen bir öğreti. Düşü bile güzel ve yeter.
Ancak ne yazık ki bunu gerçek kılmak beleşe olmuyor ve evrensel hiçbir yasa beleşe icazet vermiyor. En az, en leziz yemeği, acılı Adana'yı yerken bile terleyerek ödediğimiz bedel kadar bir bedel istiyor. Dahası mı; ağanın eli tutulmaz... Sevgiyle...