Burdaki anlaşılması gereken iki önemli nokta var:
Varsaydığımız bir tür kablolu kamera ve bu kameranın gördükleri ve bizim olay ufkunun dışındayken olay ufkunun "içine" uzattığımız kameranın gördüklerini bizim görme halimiz.
Öncelikle olay ufkunun içine bıraktığımız kablolu kameradan hiçbir veri elde edemezdik çünkü bu veri bir tür elektrik sinyali veya radyo dalgalarıyla gönerilecek olurdu ve olay ufkunu geçtikten sonra saniyede yaklaşık 300.000 km hızla hareket eden ışık bile kaçamazken bu sinyallerin uzay gemisine ulaşmasını bekleyemeyiz. Yani olay ufkunun içine gönderdiğimizi kameranın gördükleri dışardan göremezdik. Sadece kameranın olay ufkuna yaklaşırken giderek kırmızıya kaydığını ve soluklaştığını görürdük ama kameranın asla kara deliğe tam olarak düştüğünü göremezdik.
Diğer önemli nokta ise kameranın olay ufkunun içinde ne görebileceği. Açıkçası pek bilmiyoruz ama şunları diyebiliriz ki kamera var olduğu düşünülen tekilliğe çekilirken farklı ışık oyunları deneyimleyeceğini ve evrenin ve yıldızların kayarak "arkasında" bir nokta olacak şekilde kaybolacağını söyleyebiliriz. Onun dışında ne olacağını bilmiyoruz. Tekillik var mı o bile belli değil. Tekillik yerine bir tür özel kuantum alanı veya aşırı yoğun bir Planck yıldızı olabilir veya bambaşka,daha fiziğimizin açıklamakta yetersiz kalacağı bir yapıda olabilir. Bunları bize kuantum kütleçekimi teorisi ya da daha havalı ismiyle her şeyin teorisi belki açıklayacaktır:)