Bu Daha Çok Dinozorların Hakkı Olurdu!
Bu, korkunç bir savaştan çıkmayı başarmış sıradan bir askerin yeni edinmiş olduğu “kahraman” sıfatıyla o korkunç savaşı kahramanlaşmasının alametifarikası sayması ve sadece ona bağlaması gibi bir şey. Oysa kahraman olduğu için hayatta kalmanın aksine hayatta kalabilenler arasında olduğu için ona kahramanlık payesi verilmiştir.
Ancak hangi dilde yazılı olursa olsun hangi (kendine yontan) tarih kitabına bakarsanız bakın; hakikatin (neden-sonuç ilişkisi üzerinden) tersyüz oluşunun ve vesilesi ile tarihin kahramanlar için var olduğunun sanrısına düşersiniz.
Burada ikili ve temel bir sorun ile karşı karşıya geliriz. İlki Eğit-Bilimsel temelde ve olay ile olgular arasındaki neden-sonuç ilişkisinin birbirinden ve tersyüz edecek denli koparılışı. Ki bugün dünyada egemen olan sistemin temel felsefi yaklaşımı olan pragmatizmin (İş bitiricilik felsefesi) elinin uzanabildiği tüm coğrafyalarda, anaokulundan akademiye kadar iradi olarak ikame etmeye çalıştığı akılsal açmaz bu.
Bir diğeri ise ve yine egemenlik temelli, ta ilk köleci toplumdan bu yana, emeği ve halkları azgınca sömürüp yedekleyebilmek adına türümüzün kimi bireylerinin, tanrıları önce yaratıp ardından onlar aracılığı ile ve adlarına hükmetme sevdasının temelini oluşturan aç gözlülük ve vesile olduğu taşınamayan aklın kibridir.
Oysa evrenimiz, doğamız öyle işlemez. Pencereye, kapıya bina takılmaz, aksine binaya pencereler, kapılar sonradan takılır. “Çukur, içine dolacak suya göre sonradan biçimlenmez. Aksine su o çukura o çukur orada olduğu için dolar ve çukurun şeklini alır.” Suyun elbette aşındırıcı etkisi vardır ve zamanla çukuru da büyütebilir fakat bu onu hiçbir zaman öncelikli ve tasarlanmış yapmaz. Boya ile duvarın mükemmel uyumu, önceden ayrı ayrı ve birbirleri için yaratıldıkları için değil, o duvar orada olduğu ve üstüne sürülen boya gözeneklere girip ona yapışabildiği içindir.
Hadi diyelim ki bu söylenen doğru ve her şey tanrılar tarafından biz insanlar için yaratılmış olsun, hem de mükemmel bir şeklide: Tür olarak bu dünyada evrensel tarihin henüz son çentiği bile değiliz. 300 bin yıllıkçık bir geçmiş… Ya bu dünyada 165 Milyon yıl hüküm süren dinozorlar da aynı gerekçelerle aynı ayrıcalığı talep ederse ( çünkü o dönemler dünya ve içerdiği her şey onlar için de ve sanki onlar için yaratılmış gibi biçilmiş kaftandı) ve tür diriltimi yolu ile onları tekrar diriltir isek; bizsiz milyonlarca yıl boyunca hüküm sürüşlerine mahsup onları efendi mi ilan edeceğiz? Sevgiyle…
Kaynaklar
- Friedrich Engels. (2016). Doğanın Diyalektiği. Yayınevi: Yason Yayınları. sf: 356.