Bir su terazisini uzaya götürürseniz, aletin kendisi derin bir varoluşsal krize girer ve içindeki o meşhur hava kabarcığı hayatının anlamını sorgulamaya başlar. Çünkü tüm çalışma hayatı boyunca sırtını dayadığı kaldırma kuvveti, bu kuvvetin varlık sebebi olan patronu, yani kütle çekim alanı ortalıkta olmayınca anında istifasını basar. Dünya'da yer çekimi, yoğun sıvıyı aşağı iterek o tanıdık basınç farkını yaratır ve işgüzar kabarcığı olması gereken yere, yani en tepeye yollayarak ona bir amaç verirdi. Fakat mikro yerçekimi denen kanunsuz topraklarda bu düzen bozulur ve kabarcığın kaderi, onu takıntılı bir şekilde pürüzsüz bir küre yapmaya çalışan estetik meraklısı yüzey gerilimi ile g-titreşimi (g-jitter) adı verilen anlık dürtüklemeler gibi daha anarşist kuvvetlerin eline geçer. Bu yüzden o hava kabarcığı ya melankolik bir şekilde olduğu yerde durur ya da can sıkıntısından tüp içinde amaçsızca gezinir; kısacası size düz bir raf takmanızda yardım etmek yerine, pahalı bir modern sanat enstalasyonu gibi davranır.