“İnsan ancak yeterince sıkıldığında, o sıkıntıyı taşıyamayacak hale geldiğinde değişmeye başlar. İşte terapi de burada başlar: Kişi, artık eskisi gibi devam edemeyeceğini fark ettiğinde. Bazen değişim cesaretle değil, dayanılmaz bir bıkkınlıkla başlar.” der yalom .
Her düşünen insan bu monotonluga bu boşluğa maruz kalır . Bunların üzerine camu yardımcı olacaktır;
“Sisifos’un dramı, tam da o an başlar: kaya tekrar aşağı yuvarlanırken ve Sisifos da dağın eteğine doğru yavaşça yürürken. Bu düşüş, bu ara, bu bilinç anıdır. Sisifos bu anda, kaderinin büyüklüğünü fark eder. Her adımda o kadar acı çekmese de, bu bilinç onu yüceltir. İnsanın asıl trajedisi, farkında olmasıdır. Ama asıl kahramanlık da orada yatar. Sisifos’un bütün sessiz sevinci buradadır: onun yazgısı kendisinindir. Kaya onun şeyidir, tıpkı yaşamın bizim şeyimiz olması gibi. Ve onun gibi biz de kaderimizi sahipleniriz. Sisifos’u mutlu hayal etmeliyiz. O kaya, onun yükü değil, varlığının anlamıdır artık.”
Yani camu daha çok şu yönden yardımcı olur bize ;
Hayat monoton , sıkıcı ve boş gelebilir ancak önemlisi bunlarla neler yaptığındir. Bence eğer bir çözüm bulunamiyorsa şu yardımcı olabilir;
“Yazı yazarken kendimi sanki ilk kez duyuyorum. Konuşurken kendimi kandırabiliyorum ama yazarken birden gerçeğe çarpıyorum. Yüzleşiyorum. İçimdeki sıkıntının, boşluğun, kızgınlığın nereden geldiğini tam bilmesem de, yazdıkça bir şekil alıyor. Sanırım ben konuşmaktan çok yazmaya ihtiyaç duyuyorum.”
Bir terapideki kişinin günlüğünden alıntı.
Bunların üzerine bence çözümü kendine dönerek aramalısınız baştan, size en yardımcı olacak şey siz , istekleriniz ve düşüncelerinizdir.
Kaynaklar
- A. Camus. (1997). Sisifos Söyleni. ISBN: 9789755107264. Yayınevi: Can Yayınları.
- I. D. Yalom. (2015). Günübirlik Hayatlar. Yayınevi: Pegasus Yayınları.