Ben bu soruyu kendime ilk 15 16 yaşlarında sormuştum, önümüzdeki ay 30 yaşına gireceğim ama henüz net bir cevabını bulamadım. İçsel bunalımım artık bedenimde uyarılara yol açtıktan sonra psikolojik destek almaya karar verdim. Eğer bu çürüme korkusu, içsel bunalım, karamsarlık (adı her neyse) sana artık bedenen de zarar vermeye başladıysa benim yaptığım gibi psikolojik destek almanı öneririm. Profesyonel destek gerçekten işe yarıyor. İşe yarıyor derken içindeki korkuyu söküp almıyor, içindeki korkuyla yüzleşmeni ve o yenmek için harekete geçmeni sağlıyor.
Psikolojik destek dışında önerebileceğim bir iki şey daha var: Hayat bana hep bir tiyatro sahnesi gibi gelmiştir. Hepimiz bu hayatta kendimize biçtiğimiz kimi zaman da bize biçilen rolü oynuyoruz. Biçilen rolü oynamak durumunu senin açından pas geçeceğim. (Kendisine biçilen rolü oynamaya razı olan kişinin bu soruyu sorması mümkün değil zira.) Kimimiz rolümüzü oynayamadığımızı düşünüyor veya kendimize bir rol biçemiyoruz. İşte o zaman içsel bir sıkıntı ve boşuna yaşıyormuş hissi doğuyor. Bu hissin doğma sebebi demin bahsettiğim gibi ya rolü oynayamadığımızı düşünmekten ya da rolü beğenmemizden doğuyor. Bizi mutlu edecek olan şey öncelikle kendimize uygun bir rol arayıp o rolü bulmak, o rolü hakkıyla oynayabilmek için gereken özellikleri ve nitelikleri edinmek, daha sonra da o rolü oynamaya başlamak. Heyecan uyandıran hedefler belirlemek. O hedef uğruna çalışmak. Önemli olan o hedefin gerçeklemesi değil, gerçekleşmesi muhtemel hedefe doğru yol almak, çabalamak. Yani yolun sonun varmak değil mesele, asıl mesele yolda olmak, o yolun tadını çıkarmak.