Yedisinden yetmişine derken bu sözde çocuklukta sahiplendiğimiz tavır ve davranışların ne kadar etkili ve önemli olduğuna dikkat çekilmiş diye düşündüm. Psikolojik danışmanlık ve rehberlik mezunu kardeşime de danıştım; çocuk yaşta olaylara ebeveynlerimizin verdiği tepkiler, büyüdüğümüz sosyal çevre ve hatta bu çevrelerden edindiğimiz deneyimler büyük oranda görüşlerimizi ve kişiliğimizi oluşturuyor. Dolayısıyla çoğu huyumuzu yetiştiğimiz ortamdan alıyoruz ve o ortamı terk edip farklı görüşleri değerlendirmediğimiz sürece huylarımızın da değişebileceğini veya körelebileceğini sanmıyorum. En basitinden hayal edin: Diyelim bir çift ebeveyn, çocuklarını yaptığı her hata için cezalandırdı. Bu nedenle çocuklarına, yapılan bir hatanın geri dönüşünün olamayacağını ve mükemmelliyetçiliği empoze ettiler. Bu çocuk yedisinden yetmişine sürekli stres ve yetersizlik hissiyle boğuşabilir. Hatta öğrendiği gibi yaparak kendi çocuklarını aynı şekilde her defasında cezalandırabilir. Bir ihtimal de bu çocuk büyüdüğünde, ebeveynlerinden öğrendiği davranışların yanlış olduğunu bulunduğu farklı sosyal çevrelerden öğrenebilir ve doğru olanı kendine zamanla empoze edebilir. Böylece kendi çocuklarına daha ılımlı yaklaşabilir. Bu sadece bir sosyal çevre de olmak zorunda değil bir insan küçük bir kitap okuyarak da birçok değerini sorgulayabilir.
Kısacası bu söz bana daha çok insanın farklı ufukları deneyimlemediği veya buna istekli olmadığı sürece ne huylarının ne de ekonomik, siyasi, felsefi, hukuki ve diğer birçok alanda düşüncelerinin değişmeyeceği anlamını veriyor. Her şey insanın kendinde bitiyor.