Bu sorunun ortaya çıkması insanın, tanrıya insani özellik vermesinden kaynaklanmaktadır. Tanrıya iyi ya da kötü demek ona insani özellik vermek demektir. Çünkü iyi ya da kötü olmak insana ait birer özelliklerdir. Kainatın yaratıcısına, onun yarattıklarına ait özellikler vermeye çalışmak böyle soruları ortaya koymaktadır. "Eğer tanrı iyiyse neden kötülüğü ortadan kaldırmaz?" sorusu da buna bir örnektir. Bahsedilen iyilik kime göre iyi yada bahsedilen kötülük kime göre kötülüktür? Elbette ki insana göre. Bir örnek verecek olursak:
Aciz bir insana işkence eden birini düşünelim. İnsana göre aciz olan mazlum, işkence eden ise kötüdür. Peki işkence edenin kötü olması göreceli değil midir? İşkence ettiği kişi bu işkenceyi kimi insanlara göre hak ettiği için işkence eden de kötü sayılmaz.
Bir adamın 4 kişi tarafından dövülmesi insani olarak onaylanmaz. Şiddet insan için kötüdür. Ancak dayak yiyen vatana ihanet etmişse ve 4 milliyetçi tarafından dövülüyorsa insanlar için bu onaylanır ve hatta destek verilir bir durum haline gelir. Ancak milliyetçi olmayan ve vatanı bir değer olarak görmeyen biri, masum bir adamın 4 kişi tarafından dövülmesini reddeder ve bunun kötü olduğunu düşünür.
İnsanlar için iyi veya kötü böyle göreceli bir durumdur. İnsanlar arasında bile böyle ayrılıklar söz konusu iken kainatı yaratan tanrının bu işe katılması saçmalıktır.
Öte yandan bahsi geçen kötülüğün ortadan kaldırılması durumunda insanlar bunu fark edebilirler miydi? Yine aynı örnek üzerinden gidelim.
Şiddet gibi bir eylem tanrı tarafından kötü kabul edilip ortadan kaldırılsaydı insanlar şiddetin varlığından bile haberdar olmayacaklardı. Bu durumda tanrının şiddeti kaldırdığı kimse tarafından bilinmeyecekti. Zaten şiddetin varlığı şiddetsizliğin değerini yüceltir. Çirkin olmasa güzelin değeri bilinmezdi. Eğer tüm insanlar uçsaydı uçmak güzel sayılır mıydı? Sıradanlaşır ve değerini kaybederdi. Kötülüğün olmadığı bir hayat ta bunun gibi değersiz olurdu.