Dünyanın ve yaşamın bir illüzyon veya simülasyon olduğu kabulünden yola çıkarsak burçların da bu illüzyon ve simülasyonun bir öğesi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dünyanın uydurma ve kandırmacadan ibaret bir düzen olması ihtimalinde; insanlara burçlar yoluyla önce bir kimlik oluşturma, daha sonra bu kimlik üzerinden olumlama yaptırarak kendilerine sahte bir mutluluk ve özkabul (olumlu anlamda) oluşturma annenizin ve diğer insanların burçlara inanmasını gayet kabul edilebilir bir durum haline getirir. Hatta bu ihtimalde annenizin ve diğer tüm insanların bu inancının yıkılması her ne kadar sahte de olsa mutluluk ve huzur kaynaklarının bozulması ve içsel yıkım anlamına gelecektir. Ancak eğer ki evrene, dünyaya ve dünyadaki yaşama bilimsel ve materyalist perspektiften bakacak olursak; bir insanın kişiliğine ait özelliklerin belirlenmesinde; doğduğu gün x gezegeninin konumunu değil ebeveyn- çocuk ilişkileri, arkadaş çevresi, toplumsal ve kalıtımsal şartlar, yetiştiği çevre vs. gibi somut ve bilimsel verilerden yola çıkılması gereklidir. Kanımca dünyanın bilimle ve akıl-mantık yoluyla kavranabileceğini düşünen her insanın bilimdışı bütün inançlarla mücadele etmesi gerekir. Doğru yaşamın özü budur. Bilimdışı inançların yaygınlaşmasının sonucu; dünyadan daha doğrusu çağdaş ve modern dünyadan hızla uzaklaşmak ve dolayısıyla refah toplumu idealinden geri kalmak olacaktır. Bir zamanların güçlü toplumları suyu ve tarımı elinde tutanlardı, daha sonraki zamanların güçlü toplumları sanayiyi, daha sonraki toplumların ise silahı elinde tutanlardı. Ancak çağımızın ve gelecek çağın güçlü toplumları teknoloji ve bilimi elinde tutanlar olacak. Bunu benim annem mi belirleyecek diye sorabilirsiniz; evet sizin anneniz, benim annem, onun annesi, çocuklarımız, torunlarımız, bizim insanlarımız belirleyecek, yani içinde yaşadığımız toplumun her bir ferdi.