Neden etsin ki?
"Yaşamak, tüm canlıların en temel ve en değerli hakkıdır. Bu kadar değerli olmasının sebebi, yaşamın gelip geçiciliğidir; yani hepimizin sadece bir canı vardır. Yaşamı değerli kılan budur."
Bu kadar net konuşmanızın bir hata olduğunu düşünüyorum; sonuçta bu, kendinizce yaptığınız bir ön kabuldür.
Benim için yaşamın ne kadar sürdüğünün pek de bir önemi yoktur. Benim için yaşamı değerli kılan, hissedebilmektir. Duygu hissedebilmek de olur, duyu organlarıyla hissetmek de.
Bir düşünelim: "Tanrı var mıdır?" sorusu mesela. Bu soruyu düşünmemiz de bizi en temelinde merak duygusu harekete geçirir. Eğer merak duygusu olmasaydı veyahut Tanrı'nın varlığı veya yokluğu bizde bir his uyandırmayacak olsaydı, bu sorunun cevabının da hiçbir değeri olmazdı.
Örneğin size desem ki, merak ettiğiniz her şeyi öğreneceksiniz ama duygusu olmayan bir bilgisayar olacaksınız — muhtemelen reddederdiniz.
İstediğimiz şey soruların cevapları değil, cevapların bizde uyandıracağı hislerdir.
Bu mantığı her şeye uyarlayabiliriz: Biz ne yapıyorsak, duygular için yapıp ederiz. Diğer hayvanlar da öyle.
Zaten bu yüzden duyguları veya hisleri olmayan bitkilerin, mantarların veya bakteriler gibi yaşam formlarının bence bir değeri yok.
Yani hayır. Şahsi düşünceme göre, zamanın kısıtlı olması belki hayatın değerini arttırsa bile, zamanın sınırsız olması hayatın değerini yok etmezdi.