Merhaba, anlattığınız durum gerçekten çok üzücü ve bir hayvan dostu ve veteriner hekim olarak yaşadığınız kaygıyı tüm kalbimle anlıyorum. Kedinizin davranışlarındaki bu ani ve dramatik değişiklik oldukça dikkat çekici. Gözlemlediğiniz semptomlar "ani saldırganlık, huzursuzluk, sesli tepkiler ve gözlerdeki değişiklikler" birlikte değerlendirildiğinde, birkaç olası neden akla geliyor. Hepsi üzerine birlikte düşünelim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim: veteriner hekimlikte, özellikle davranışsal ve nörolojik değişikliklerin altında yatan nedenleri net olarak ayırt etmek bazen çok zor olabiliyor. Her canlı birey farklı tepkiler verebilir, ama yine de bazı olasılıkları birlikte değerlendirebiliriz:
İlaçlara bağlı yan etkiler bir olasılık. Özellikle Clormoxy LA gibi uzun etkili antibiyotikler, nadir de olsa merkezi sinir sistemi üzerinde etkiler yapabilir. Her ne kadar literatürde çok sık geçmese de, bazı hayvanlar bu tür ilaçlara nörolojik ya da davranışsal reaksiyonlar gösterebiliyor. Ayrıca Histavet gibi antihistaminikler ve kortizon türevleri, bazı kedilerde hiperaktivite, ajitasyon gibi semptomlara yol açabiliyor. Bu durum genellikle geçici olur ama bazı bireylerde kalıcı davranış bozukluklarını tetikleyebiliyor.
Veteriner kliniğinde yaşadığı stresin "özellikle kan tahlili, röntgen ve çoklu enjeksiyonlar bir aradaysa" post-travmatik bir tepki yaratması da mümkün. Kedilerde travmatik deneyimler bazen kalıcı davranış değişikliklerine neden olabilir. Bu, "kedi PTSD"si gibi adlandırılabilir halk arasında ama aslında nöropsikolojik bir adaptasyon sorunudur. Korkuya bağlı saldırganlıkla başlayıp sonrasında kronikleşebilir.
Nörolojik bir neden ihtimalini de dışlamak mümkün değil. Göz bebeklerinde belirgin değişiklik, ani saldırganlık ve tetikleyici olmadan gelen ani davranışlar, örneğin temporal lob tutulumu olan epilepsi ya da ensefalit gibi durumları düşündürebilir. Özellikle viral kökenli ensefalitlerde, ilk semptom davranış değişimi olabilir. Klinik belirtiler hafif olabilir ama davranış bozukluğu belirgin olur.
Bunların dışında, iğne yapılırken ya da sabitlenirken omurga ya da sinirsel yapılar üzerinde bir baskı oluşmuş olabilir mi diye de düşünmeden edemiyor insan. Her şey çok hızlı gelişmiş çünkü.
Sizin mantar tedavisi için sadece topikal krem uygulayabilmeniz de önemli bir gösterge. Kediniz artık bedenine temas edilmesine dahi tahammül edemiyor anladığım kadarıyla. Bu da bize şunu düşündürür: ya hâlâ ağrı çekiyor ve bu fiziksel bir soruna işaret ediyor, ya da yaşadığı bir olayla bu temas arasında bir koşullanma oluştu.
Bu durumda bir veteriner nörolog tarafından muayene edilmesi çok değerli olur. MR ya da ileri nörolojik görüntülemeler gerekebilir. Eğer bu mümkün değilse, davranışsal bir uzman (veteriner etolog) desteği de alınabilir. Ayrıca, ev ortamında güven hissini yeniden inşa edecek feromon destekleri (Feliway gibi) ve düşük doz davranış düzenleyici ilaçlar da geçici süreyle işe yarayabilir, ama elbette veteriner kontrolünde.
İnan bana, bu durumu tersine çevirmek mümkün olabilir. Zaman, sabır ve doğru yaklaşımla. Lütfen kendinizi suçlamayın, bu sizin hatanız değil. Elinizden geleni yapmışsınız ve yapmaya devam ediyorsunuz. Umarım en kısa sürede hem fiziksel hem ruhsal olarak iyileşme başlar.
(Bu soruyu bir veteriner hekim (profesör) arkadaşıma yönelttim, kendisi de aşağıdaki yanıtı iletti. Belki benzer durumda olanlara da fikir verebilir diye burada paylaşmak istedim. Umarım birilerine faydası olur.)
Ayrıca Landsberg, G.M., Hunthausen, W.L., & Ackerman, L.J. (2013). Behavior Problems of the Dog and Cat, Elsevier Health Sciences. Özellikle kedilerde stres, ilaç yan etkileri ve travma sonrası davranış değişiklikleri üzerine bölümleri oldukça açıklayıcıdır.