YÜRÜYEN BANKNOT!
Esasında B.M insan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ve nice uluslar arası belgede, nice demokratik ülke anayasasında, DOKUNULMAZ, DEVREDİLMEZ, VAZGEÇİLMEZ VE TEMEL olarak tanımlı olan haklarla doğrudan ilintili hiçbir hizmet ücretli olamaz. Aksine ücretsiz, nitelikli ve erişilebilir olmak zorunda.
Ve esasında bu çerçeveye dahil olan sağlık, beslenme, barınma, eğitim vb. nice hakkın ücreti zaten peşin ödenir, adına da vergi denir. Vergi bunun içindir.
Sovyetlerin dağıldığı 1985’lere kadar da zaten öyleydi. Çünkü sosyalizm bir alternatif idi ve kapitalist blok her ne kadar gölgesini dahi satamayacağı ağacı kesecek denli kar odaklı olsa da ve özneleri arasında insan olmasa da, kendisine alternatif bir sisteme akışı engelleyebilmek adına “onda ne varsa bende de var” demek için sosyal devlet politikalarını devreye soktu. Bu politikalarla da uzunca bir süre temel hakların kullanımına yönelik hizmetlerin hemen hemen tamamını ücretsiz (aslında vergisi alınmış) olarak sundu. Bununla yetinmedi, sosyal desteklerle,hibelerle vb. yollarla daha da fazlasını yaptı.
Ancak ne zaman ki sosyalist blok dağıldı ve alternatif reel olarak ortadan kalktı, işte o zaman kapitalist blok dünyanın tek hükümranı olarak daha önce ücretsiz ve bir hak olarak sunduğu ne varsa gerisin geri aldı ve özünü emperyalist bir yamyamlığa taşıdı.
Bugün o belgeler hala geçerli fakat hükümsüz. Dolayısı ile kendi koyduğu kuralı bile çiğnemekten imtina etmeyen bir sistem, hele ki emperyalist bir aşmaya evrilmişse; doğal olarak onun için her insan sadece yürüyen bir banknottur.
Özel olarak ne varsa türeyişleri de hep bu döneme denk gelir. İki tane hedefi vardır: İlki sosyal devlet ilkesinin kırıntılarının dahi tasfiyesi, ikincisi parası olmayanın terbiyesi ve sistemin idamesi için yedeklenebilmesi.
Bu terbiye çoğu zaman açlıkla olur. Yedekleme ise milyonlarca işsiz ve azgın sömürü ile ve sömürülene “bak yedeğin var, gıkını bile çıkarma” şeklinde olur, oluyor, olmaktadır.
Hal böyleyken “etik”’e sıra bile gelmez…Sevgiyle…