Zaman ve mekanın mutlak olması çok yüksek bir ihtimaldir. İnsan zihninin sınırlı kapasitesi ile bu kavramların olmadığı veya sona erdiği mantıklı bir senaryo hayal edemeyiz. Bu kavramların mutlak olduğunu varsayarsak bu bizi sonsuz olasılıklar zincirine götürüyor. Mekanın sonu olmadığı ve zamanın bir başlangıcı veya sonu olmadığı bir senaryoda aklımıza gelebilicek herşey bir yerlerde sonsuz kere sonsuza kadar devam eder. Bu ihtimaller zinciri de şu şekilde örneklendirilebilir. Pi sayısının sonsuz rastgeleliği içerisinde aklımıza gelebilecek her türlü sayı kombinasyonu ve çok daha ötesinin bulunması olarak yorumlayabiliriz. Evren de buna benzer olabilir. PEKİ sorduğun gibi bunların olmadığını, zaman ve mekanın olmadığını düşünürsek elimizde hiçbirşey kalmaz, yani hiçlik kalır. Hiçlik adı üzerinde hiçbirşeydir. Tıpkı senin İstanbul kuşatmasındaki anıların gibi. Veya buna verebileceğimiz en iyi örnek kör bir insanın gördüğü şeydir. Kör insanlar simsiyah bir boşluk görmezler, onlar sadece görmezler, gördükleri şey hiçbirşeydir. Ve bunu açıklayamazlar. İnsanlara öldükten sonra ne olucağını sorsak akıllarına gelen ilk şey bir ahiret veya karanlıklar içinde uyumak olabilir. Fakat öldükten sonra doğmadan önce nasılsak ona döneriz gibi görünüyor. Bu zihnimizin artık olmadığı anlamına gelir.
Tabii ki burada bahsettiğim herşey insan zihninin görece yüksek olsa da sınırlı kapasitesine dayanarak yazıldı.[1]
Kaynaklar
- Utku Tunay Maniş. (). Zaman Ve Mekan.