Gravastarlar, kara deliklerin yerini alabilecek sıra dışı ve gizemli kozmik yapılar olarak öne sürülen teorik bir oluşum türüdür. “Gravitational Vacuum Star” teriminden türeyen gravastar kavramı, kara deliklerin tekilliği yerine kuantum vakum enerjisiyle dolu bir kabukla çevrili olan ve böylece sonsuz yoğunluk gibi tuhaflıklardan kaçınan bir yapı olarak düşünülür. İşin ilginç yanı, gravastarların iç yapısı aslında kara deliklerden farklıdır; dış kabukları oldukça yoğun bir madde içerir ve içerideki enerji ile birlikte bu kabuk, yapılarına bir denge sağlar. Peki bu kozmik gariplik nasıl olur da kararlı bir şekilde varlığını sürdürebilir?
Gravastarların kararlılığı, sahip oldukları özel enerji ve madde yapısıyla doğrudan ilişkilidir. Örneğin, kara deliklerin merkezindeki “tekillik” sorunu, gravastar modelinde yerini negatif basınçla dolu bir “vakum enerji bölgesi”ne bırakır. Yani gravastarın içinde, büyük bir negatif basınç alanı oluşur ve bu alan dıştaki maddenin çökmesini engelleyerek bir denge oluşturur. Bu da Einstein’ın genel görelilik teorisi ve kuantum mekaniğinin ilginç bir birleşimini gerektirir; çünkü vakum enerjisi dediğimiz şey, bir kuantum mekanik fenomenidir. Fakat bu teorik modele göre vakum enerjisi yeterince güçlü olursa, kara deliğin yerini alacak şekilde dengeli bir gravastar oluşabilir.
Dahası, gravastarların sahip olduğu bu negatif basınç, yıldızın çevresindeki maddeyi dengede tutarken, olay ufku gibi bir sınırın da olmamasına neden olur. Olay ufku, kara deliklerdeki gibi ışığın bile kaçamayacağı bir sınırın aksine, gravastarların etrafındaki bölgeyi sınırlar, ama içine ışığın hapsolması gibi bir durum yaratmaz. İşte tam bu noktada, Albert Einstein’ın “Tanrı zar atmaz” sözü akla gelir: Evrenin kuralları, düşündüğümüzden çok daha incelikli ve karmaşık olabilir.
Kararlılığın anahtarı, gravastarın enerji ve basınç dengesinde yatar. Burada, Einstein’ın genel görelilik teorisinin öngördüğü denklemler önemli bir rol oynar, çünkü bu denklemler, vakum enerjisi ile dış kabuktaki maddenin karşılıklı etkileşimiyle nasıl bir denge oluşabileceğini bize açıklar. Ancak, bu modellerin fiziksel gerçekliğini sınamak oldukça zordur; zira doğrudan gözlemlemek için teknolojik yetkinlikten çok daha fazlasına ihtiyaç duyuyoruz. Şimdilik, gravastarlar, simülasyonlar ve teorik modellemeler aracılığıyla anlaşılmaya çalışılıyor.
Bu teorik modelde, gravastarların kararlı olması, iç ve dış yapının mükemmel bir uyum içinde olmasına bağlıdır. İçteki vakum enerji bölgesiyle çevresindeki yoğun kabuk arasındaki bu karşılıklı denge sayesinde, gravastarlar çökmeye karşı direnç gösterirler. Yani, kara deliklerin aksine, gravastarlar bir çöküşle sona ermezler; daha ziyade kararlı bir şekilde, enerjilerini koruyarak varlıklarını sürdürebilirler. Elbette, bu yapıların gerçekten var olup olmadığı hâlâ büyük bir soru işareti; fakat evrenin sonsuz ihtimalleri göz önüne alındığında, gravastarlar, kozmik bilmeceye dair yeni soruların kapısını aralamaktadır.[1][2][3]
Kaynaklar
- C. W. Misner. Gravitation. ISBN: 9780716703440.
- M. Visser, et al. (2004). Stable Gravastars—An Alternative To Black Holes?. IOP Publishing, sf: 1135-1151. doi: 10.1088/0264-9381/21/4/027. | Arşiv Bağlantısı
- C. B. M. H. Chirenti, et al. (2007). How To Tell A Gravastar From A Black Hole. Classical and Quantum Gravity, sf: 4191. doi: 10.1088/0264-9381/24/16/013. | Arşiv Bağlantısı