Dinamik oluşu ve bizi her an yanıltabileceği için.
İlgili paylaşımı izledim…Anladığım kadarıyla…
Nihayet bizler bir şeyi tanımlarken bile bilindik, kavranabilecek, kıyaslanıp değerlendirilebilecek bir öncül örnek üzerinden hareket ederiz.
Ancak bu hareket, zamana ve yeni bulgulara bağlı olarak her an yön değiştirip genişleyebilecek bir hareket aynı zamanda. Tıpkı bilim gibi.
Haliyle de kılavuzumuz bilim olduğuna göre ve bilim bir tek devinime ve değişime eyvallah dediğine göre, bu kılavuzun bizleri götürdüğü yere burun kıvıramayız. Bu; canlılığı her seferinde ve her yeni bilimsel bulguya bağlı olarak yeniden tanımlamayı dayatsa bile.
Ancak bilimin bize öğrettiği bir şey daha var: Aksi kanıtlanana kadar var olan ile yetin…
Canlılığın karbon alaşımlı oluşu ve suya ihtiyaç duyuşu, evrimsel bir sürece tabi oluşu, varlığını sürdürebilmek için tüketmek zorunda oluşu, devralan ve devreden mirasçı bir genetiğe sahip oluşu ile gezegenimizde bolluğunun aksine yakın ve öte gezegenlerde bu niteliklerde henüz izine rastlanmamış oluşu bize ve bugün için bunu söyletiyor.
Not: Sorunun elbette öncelikli muhatabı Evrim Ağacıdır. Onun adına cevap verme amacında değilim fakat fikrimi paylaşmak istedim. Gerekmesi durumunda sevgili Evrim Ağacı kolaylaştırıcıları (moderatörleri) silebilir. Bundan gocunmam.
Kaynaklar
- Charles Darwin. (2013). Türlerin Kökeni. Yayınevi: Onur Yayınları. sf: 664.
- Arsel Berkat Acar/Çağrı Mert Bakırcı, et al. (2019). Şüphecinin El Kitabı. Yayınevi: Ginko Bilim 28. sf: 432.
- Friedrich Engels. (2006). Doğanın Diyalektiği. Yayınevi: Sol yayınları. sf: 416.