“Cypher” vazgeçiştir!
Neden aktaralım ki?
Sahici bir yaşama, an ile sınırlı bile olsa, neden sahte bir ölümsüzlüğe tercih edelim ki?
Üstünlüğümüz ne ki; devinen bir evrenin, devinen bir gezegeninde, en son doğan, ailenin şımartılmış, yaramaz çocuğu misali, bu denli kısa sürede evrimin tepesine oturmamıza rağmen ötesini de isteriz?
Var oluşumuzu borçlu olduğumuz ta yıldız tozundan bu yana, ömrümüz boyunca ve doymak bilmez bir iştahla, dışarıdan sayısız aynı kaynaktan (Yıldız tozundan) var olan ve evren nazarında en az bizim kadar varlığını sürdürme hakkı olan nice canlı ve cansız bizcillerin sırtından enerji transferi yaptık, yapıyoruz. Hem de her birimiz bir yüz yılı yakın süre ile ve şimdilik. Neyimize yetmiyor ki bizi geldiğimiz öze, kaynağa, yıldız tozuna dönüştürecek olan tükettiklerimizin torunlarının ve dahi solucanın hakkını gözetmeyelim?
Hadi diyelim ki zihnen de bedenen de sanallaştık. Tıpkı bizden bağımsız yol alan bir gemide yapacağımız yolculuk misali, bizi biz eden en değerli şey olan özgürlüğümüzün iradi hareketimiz üzerinde geminin kıçından öte sınırı var mı?
Hem sonlu bir evrende sanal ortamda da olsa sonsuz yaşamın garantisi ne?
Morpheus’u, sınırlı “sonsuz” ve doyumsuz bir yaşamdan, çetin ve acı dolu, çok sınırlı bir yaşama mecbur eden ve bu çetin, acı dolu, çok sınırlı bir yaşama erişebilmek için ölümüne harekete geçiren (türümüze özgü) duygu ne ola ki?
(Not: Morpheus ve Chyper Matrix filminin iki temel ve zıt karakteridir.)