Anında Etki Yoktur!
Zaman, uzayın ona geçişli çapraz dikişi ve evrenin temel parametresi oldukça, buna bağlı hız denilen şeyin sınırı ( ışık) oldukça, bizden bağımsız olarak ve fizik yasaları gereği; olay ve olguların, biz merkezli, sınırlı ve göreli hantal olan duyu organlarımıza ve vesilesi ile zihnimize izdüşümü yine aynı fiziksel ve ek olarak kimyasal ve biyolojik ( sınırlılık anlamında) yasalara tabi oldukça, kendileri (olay ve olgular) ile aramızda evrenin en küçük birimi olan plank sabiti kadar bir mesafe bile "an" denilen süreyi imkansız kılmaktadır.
Hele ki türümüz için zihnimize dış dünyadan yansıyıp tepki verdiklerimiz baz alındığında, yukarıda zikrettiğimiz kimyasal ve biyolojik yetersizlikten kaynaklı şimdi bile hiç bir zaman olmamış ve olmayacaktır.
Korkarım ki evrenin bize en acımasız şakası hep geçmişi dayatmasıdır.
Olay ve olgular ile aramızdaki mesafe ne denli fazla, hız ne denli az ve algı seviyemiz ne denli yavaş ise; o kadar uzak bir geçmişi şimdi yanılsaması ile deneyimliyoruz demektir.
Biz maddi bir gerçeklik isek, bizi tozundan var eden yıldızlar da, artık malzemesi ile oluşan diğer gök cisimleri de, ötesi sistemler de bundan muaf değildir.
Buna ister zaman sapması ister çekim kuvveti ister uzay-zaman dokusunun bükülmesi isterse de en anlaşılır tabiri ile sıradan mesafe diyelim hiç bir şey değişmez.
Bugün buna meydan okuduğu düşünülen tek şey atom altı dolanık parçacıklar. Kesin mi? Tabi ki hayır. Neden ve nasılı henüz yok.
Soruya neden olan güneşin aniden yok olması neticesinde bizlerin bunu farketme süresini ( 8 dakika) belirleyen şey,evrenin hız parametresi olan ışıktır.