Türkiye maarif modeli ilgili ne düşünüyorsunuz?

MAARİF MODELİ ÜZERİNE İKİ FARKLI BAKIŞ!

Maarif Modeli iki temel tespit üzerinden iki temel kulvarda tartışılıyor.

İlk tespit toplumun değerlerinin aşındığı, aşınmanın sebebinin evrimci temelde insanları manevi dünyalarından uzaklaştırdığı ve bu nedenle eğitimin buna birincil elden ve doğrudan müdahale etmesi gerektiği üzerinedir. Bu ilk tespite göre aşınmanın sebebi milli-manevi değerlerden sapma olarak öngörülmüştür ve yerine tam tersi bir akıl ikama edilmeye çalışılmıştır. Özeti de şudur: Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, milli ve manevi değerlerin eğitimin ayrılmaz bir parçası haline getirilmesini öngörüyor. Öğrencilere, vatanseverlik, şefkat, merhamet gibi değerler kazandırılarak, onları topluma faydalı bireyler olarak yetiştirmek amaçlanıyor.

İkinci tespit aynı temelde yine toplumun değerlerinin aşındığı üzerine kurulu fakat bununla yetinmeyen bir tespit ve ekliyor: Toplumun değerlerinin aşınması toplumda egemen kılınmaya çalışılan kayırmacılık, topluma enjekte edilmeye çalışılan yozluk ve buna zemin hazırlayan yolsuzluktur. Bunun nedeni de toplumun akıl ve bilimden uzaklaştırılmasıdır. Laik, demokratik, bilimsel, parasız ve ulaşılabilir eğitim anlayışından uzaklaşılması, yerine ticarileşmiş, çıkara endeksli, akıl ve bilime değer vermeyen, anti laik ve eşitsiz bir sistemin ikame edilmesi. Bunu yaratan sistem hastalığın kendisi olduğu için çare olamaz. Özeti de şudur: Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, eğitimin temel dayanaklarını 12 Eylül darbe rejiminin yapmak istediği gibi Türk-İslam sentezi ile şekillendirerek, öğrencilerin kültürel ve dini kimliklerini İslami öğretilerle harmanlamayı amaçlıyor.

İlki, milli-manevi değerlere sıkı sıkıya sarılmayı bir çıkış noktası alarak ön görür iken, ikincisi aksine akla ve bilime sıkı sıkıya sarılmayı bir çıkış noktası olarak ön görüyor ve eğitimin bu temele dayanması gerektiği konusunda ısrar ediyor.

Sonuç ise; ne yazık ki ilkinden yana ve eğitimin hiçbir tarafı ile müzakere etme ihtiyacı bile duyulmadan tavır takınmak ve yasalaştırmak şeklinde olmuştur. Ancak konu ile ilgili tartışmalar devam etmektedir.

Konu ile ilgili ayrıntılı bilgiye eğitim sendikalarının, bilim çevrelerinin ve kıyas olması açısından Millî Eğitim Bakanlığının internet sayfalarından ulaşılabilir. Takdir sizindir.

Ancak bu konuda, daha önce gerek bu minvaldeki ve eğitim üzerine sorulara yönelik vermiş olduğum cevaplarda gerekse blog yazılarımda özellikle vurguladığım “ALT YAPI”, “ÜST YAPI” ile “NEDEN-SONUÇ” ilişkisinin irdelenmesini rica ederim.

Neticede yemek yediğimiz için acıkmayız. Aksine acıktığımız için yemek yeriz. Bu, hayatın her alanı için geçerli olan doğru tedavinin ancak doğru teşhise bağlı olma koşulunu dayatan bilimin ve aklın ilk kuralıdır. Bu kuralı aklımıza estikçe tersyüz edersek, sadece bindiğimiz dalı kesmiş olmayız aynı zamanda tersyüz olanın bir tek biz ve geleceğimiz olduğunu, HAYATIN ŞAMARI bize zor yoldan öğretir. Sevgiyle…