Avcı-toplayıcı topluluklar, tarım ve hayvancılıkla meşgul olan topluluklardan daha eşitlikçiydi. Ama tarımın ortaya çıkışı, toplumları yerleşik hale getirerek savaşları ve sosyal eşitsizlikleri artırdı.
Tarım toplumlarındaki toprak mülkiyeti ve gıda üretimi, erkeklerin güç kazanmasına yol açtı. Erkekler, fiziksel güç gerektiren tarım ve hayvan bakımı gibi işleri üstlenmeye başladı. Kadınlar ise genellikle ev içi rollere itildi ve toplumsal statüleri "erkeğe hizmetçi" olarak görülmeye başlandı.
Gerek yerleşik hayata ilk geçişte gerek oluşan ilk şehir devletleri ataerkil yapıların gelişiminde kritik bir rol oynadı. Fiziksel olarak daha güçlü olan erkekler, bu kaynakları koruma ve savunma sorumluluğunu üstlendiği için liderlik pozisyonları genellikle savaş ve savunmada başarılı olan erkekler tarafından dolduruldu, bu süreçte, aileler arası ilişkilerde babalar, oğullar, amcalar ve dedeler daha yakın yaşamaya başladı ve mülkiyet erkek hattından miras alınmaya başlandı.
Miras ve zenginlik arttıkça poligami (bir erkeğin birden fazla eşe sahip olması) yaygınlaştı. Erkekler, servetlerini çok sayıda eşle evlenmek için kullandı. Bu, kadınların ekonomik bağımlılığını artırdı ve onların toplumsal statüsünü daha da zayıflattı. Dinler gibi kültürel etkiler de bunu pekiştirdi. Örneğin, bazı toplumlarda yaygınlaşan dini anlayışlar poligamiyi meşru kılarken, kadınların toplumsal rollerini kısıtlayan katı kurallar getirdi.
Görebileceğiniz üzere ataerkil sistem devam ettikçe sistem kendini sürdürmek için daha da derinleşiyor, etkileri artıyor. Öyle ki zaman geçtikçe kendisine karşı koyabilecek hareketleri engellemeye çalışıyor. Kadınların okumasını, kendi gelirlerini kazanmasını, kendilerini geliştirmelerini ve bağımsız olmalarını sağlayacak fırsatların önünü kesmeye çalışıyor. Bunun hâlâ devam ettiğini görebilirsiniz. O kadar uzun zaman dilimlerinde saymakla bitmeyecek hak kayıplarının bir kısmı feminist mücadele ile kazanıldığı için artık sorunun kalmadığı veya feminizmin "fıtrat"a aykırı olması gibi propagandalar, bazı kişilerin bazı davranışlarını gösterip feminizm ile alay etmek gibi birçok yöntem hâlâ kullanılıyor.
Son olarak ataerkinin biyolojik olarak olması gereken basit bir gerçek veya "fıtrat" olmadığını; karmaşık toplumsal, ekonomik ve kültürel etkenlerin bir araya gelmesiyle oluştuğunu vurgulamak gerek. Erkeklerin ortalamada kadınlardan fiziksel anlamda daha güçlü olması ataerkinin neden bu kadar yaygın olduğuna dair yeterli bir açıklama sunamaz.