Bir düşünce, ideoloji, inanç inançsızlık biçimini benimsemek ile taraftarı olmak farklı şeyler.
Zihinsel kutuplaşma, belli bir anlayışı üstün, bu anlayış dışındakileri yanlış-hatalı hatta aşağı görme üzerinden kendine göre doğru ve üstün olan bu anlayışı fanatik biçimde savunma güdüsü üretmektir. Burada, savunduğu anlayışa ve onun dışındaki düşünce yapılarına karşı objektifliğini yitirmiştir kişi. Artık bu konuda mantıklı olmaktan çıkmıştır, gerekirse hakaret edebilir, şiddet uygulayabilir hale gelmiştir kendi doğrusunu savunabilmek için. Taraftarlık, düşünsel olarak belli bir yetkinliğe ulaşmadan, daha çok duygusal nedenlerle bir görüşün tarafında olup, kendini bu görüşe hizmet ederek - savunarak kendi başına olamadığı özne olma halini kovalarken, özne olma ihtimalinden tamamen çıkıp, kendi kendini araçsallaştırması aynı zamanda.
Birey olamamış bir kişinin, felsefi - düşünsel anlamda yeterli derinliğe ulaşamamış olmasından dolayı, bir zihniyetin müntesibi olarak varlık gösterme arzusu olarak da görebiliriz. Bir düşünceye sahip insan güruhuna dahil olarak önemli hissetme-bir amaç uğruna yaşama, anlam ihtiyacını karşılama. Bu insani, temel ortak bir falso insanlık için. Ateistlerin ölmesini isteyen bir taraftar ile, tanrı yok din yalan diyen taraftar TAMAMEN AYNI ZİHNİYETE SAHİPTİR. Sadece renkleri değişiktir. Güdü - motivasyon tamamen aynıdır. Sadece geçmişte ilk karşılaştıkları etkenler - kişiler - kaynaklar farklı olduğu için, savundukları odaklar -görüşler farklıdır. Birbirinin yerine geçseler aynı faaliyeti yapacaklardır. ZİHNİYET İKİZLERİDİR.
Bu anlamda düşünce yapısı kendine özel olması gereken insanın siyasi, dini, felsefi, vs vs bir görüşün kendi bakış açısını tamamen karşıladığını düşünmesi ve o görüşün taraftarı olduğunu ifade etmesi, yeterli korteks gelişimi çabası gösterme zahmetine girmeden, bir görüşün askeri olmayı tercih etmesi açısından kişinin gelişmemişliğinin dışa vurumu olarak görülebilir. (Kişisel kanaatim gelişmemişlik belgesidir diploma gibi)
(Kendi düşünce yapısını çok iyi analiz edebilen bu çabayı veren kişiler, kendi gibi olmayanı yanlışlama ihtiyacı hissetmezler. Kendi gibi olmayanı da anlama çabasındadırlar. Bu nedenle kutuplaşma görülmez. Kendi bireysel gelişimlerini sağlıklı olarak sürdürebildikleri için, başka görüşleri yanlışlama ihtiyacı duymazlar)
Psikolojik rahatsızlık potansiyelini içinde taşıyor olma ihtimali yüksek de olsa, böyle kişilerin kişilik bozukluğu yaşadığını söylemek medikal anlamda doğru olmaz. Kişilik bozukluğunun nevroz kısmı (iyileşme oranı en yüksek) dahi, kişilik örüntüsünün geçici bir süre için bozulması anlamına gelmektedir. Kişi kendi gibi olmayan bir bireye hakaret ederken bile kişilik örüntüsü bozulmamıştır, sadece gelişmemişliğinin ürettiği negatif enerjiyi atmak için muhatabını kullanmaktadır.
Eğer bireyin gelişiminde belli bir eşiği geçerek, ortak bilinç ile etkileşimimizde farklılığa neden olabilecek seviyeye gelirsek, bu taraftarlık tam da bir kişilik bozukluğu olarak tanımlanacak.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak. (26 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 26 Nisan 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı