Fizik yasaları evrenin başından beri var elbette ama zamana ve mekana göre görelilikler değişebilir elbette.
Mesela Big Bang'in ilk saniyelerinde kütle çekim yasası yine geçerliydi zaten bu sayede gezegenler, yıldızlar ve galaksi kümeleri oluşabildi. İlk önce birkaç atom kütle çekimine yakalandı, sonra daha fazla, daha fazla derken gözle görülebilir kütleler oluştu.
Büyük Patlama’dan hemen sonraki dönem, evrenin inanılmaz derecede yoğun ve sıcak olduğu bir zaman dilimiydi. Bu koşullar altında, temel kuvvetler ve parçacıklar henüz birbirinden ayrılmamıştı. İlk anlarda, kütle çekiminin yanı sıra elektromanyetik kuvvet, zayıf ve güçlü nükleer kuvvetler de etkiliydi. Bu kuvvetlerin dengesi, evrenin genişlemesiyle birlikte değişerek, madde ve enerji dağılımını şekillendirdi.
Zamanla, evren soğudukça ve genişledikçe, parçacıklar ve kuvvetler belirginleşmeye başladı. Atom altı parçacıklar birleşerek protonlar ve nötronları oluşturdu. Bu protonlar ve nötronlar da çekirdekleri oluşturdu. Sonrasında, bu çekirdekler elektronlarla birleşerek ilk atomları meydana getirdi. Milyonlarca yıl sonra, bu atomlar kütle çekimi etkisiyle büyük gaz bulutları halinde toplanmaya başladı. Bu gaz bulutları, yoğunlaştıkça yıldızları ve gezegen sistemlerini oluşturdu.
Bu süreç, milyarlarca yıl boyunca devam etti ve günümüzde gözlemlediğimiz evrenin karmaşık yapısını meydana getirdi. Her ne kadar evrenin başlangıcındaki koşullar ve süreçler tam olarak anlaşılamamış olsa da, modern fizik ve kozmoloji bu konuda önemli bilgiler sunmaktadır. Fizik yasalarının ve temel kuvvetlerin etkileşimi, evrenin tarihini ve yapı taşlarını anlamamıza yardımcı olmaktadır.