Kişinin kendisine olan uzaklığı farklı kapılar açan sorunlu denebilecek bir konu.
Kendi iradesi olmadan varlığa gelmesi, seçmediği bir kültürde, seçmediği anne babadan doğması, seçmediği isimle seçmediği cinse ait olması yla yine de normal gibi başlayan hayatı, seçmediği bir karakter - mizaç ı anlamaya çalışmaya başlamasıyla iyice garip bir hal alıyor. Henüz kendi kişilik özelliklerini KEŞFETMEYE anlamaya çalışırken, başka insanlarla iletişim kurmak zorunda kalması, onları anlamak, kişilik özelliklerini analiz etmek zorunda kalması ona ergenlikte küçük çaplı bir kaos yaşatır.
Hangi konularda nelerden hoşlanıp sevdiğimizi, neleri sevmediğimizi istemediğimizi keşfeder, anlarız. Bunları biz seçmeyiz. Hangi konuda uzmanlaşmaya eğilimli - yetenekli olduğumuzu anlamak bile yıllar alabilmekte. Sosyo-kültürel yapıya bağlı olarak bunu anlamanın zorluğu bir çok kişinin istemediği işlerde çalışmasına neden olmakta.
Kendi içimizde örneğin matematiği neden sevdiğimizi, bunun yanında örneğin seramik sanatından ya da resim sanatından neden hoşlanmadığımızın net bir açıklamasını yapamayız. Sadece sevmiyoruzdur. (Eğitimle ilgili sorunların neden olduğu sevme - sevmeme dışında genel bir yaklaşım)
Bazı konularda sürekli hata yapabiliriz. Ya da başarısızlığa düzenli olarak uğrayabiliriz. Bu başarısızlığı aşmayı istesek de bunu yaşayabiliriz. Bilinçaltı kodlarına bağlı olumsuz etkiler dışında düşünürsek doğrudan müdahele ederek sürdürülebilir olarak düzeltemeyiz bazı konulardaki yetersizliğimizi.
Seçmediğimiz beden özellikleri beden - zihin organizasyonunu yönetirken, bu anlaşılmazlığa BEN diyen bir bilinç, ben demekte çok da haklı görünmemekte. En kişisel istek ya da tercihlerin dahi özgür iradeyi buharlaştıran nörolojik arka planlar barındırıyor olması, anlamaya çalıştığımız kişilik özelliklerimizle öğrenildiğinde daha bir sorunlu alana girmiş oluyoruz. Bu açıdan neden duygusal olduğumuzu, neden duygusuz fazla analitik yapımız olduğunu, neden düzensiz olduğumuzu, neden hayalperest olduğumuzu vs vs her şeyiyle açıklamakta zorlanırız. Sonuç olarak ben neden benim.. gibi bir sorgulamaya gidebilir.
Daha çok öğrenmeye ve daha çok etkileşim kurmaya ihtiyacımız olduğu, bilginin ve başka bireylerin aynasında kendimizi okumamız ile anlamaya çalıştığımız kişilik özelliklerimize yakınlaşmak ve daha iyi anlamaya ihtiyacımız var gibi görünüyor.