İster gözlemlenebilir evren için olsun ister mega evren için olsun genişleyen bir evren için zamanın başlangıcında ve sıfır noktasında evrende herşeyin bir arada olduğu bir ana ulaşmak kaçınılmazdır. Evren için sonsuzluk diye bir şey yoktur. Çok büyük aşırı büyük olması bir şeyin sonsuz olduğu anlamına gelmez. İnsanlar bizim için aşırı büyük olanı genelde sonsuz diye anıyorlar. Örneğin milyarlarca yıl aşırı büyüktür ama sonsuz değildir. Evren için de başlangıcı olan herhangi bir şey ne kadar büyük olursa olsun sonsuz olamaz ve sonsuz olarak nitelenemez. İnsanların bu anlamda kavram ve terminoloji hatası yaptıklarını hatta mantık hatası yaptıklarını görüyoruz. Çok kolay bir biçimde sonsuz kavramını 'aşırı büyüklükler' için kullanıyorlar. Oysa ki sonsuz kavramı bu kadar kolay anlaşılabilir ve kavranabilir bir kavram değildir. Sonsuzluk nedir neye karşılık geliyor bunu bu anlamda çok dikkatli düşünmek gerek. Sonsuzluk ezeli ve ebediliği kapsayan bir kavramdır. Sonsuzluk esasen sayılabilir olmamayı ifade eder. Sonsuz bir sayı değil bir kavramdır. Ne başı açısından ne de sonu açısından Sonsuz o şeye sayılabilir Herhangi bir nitelik ve nicelik verememektir. Yani sonsuzluk 'son' kelimesinden olumsuz ve karşılığı olarak türeyen bir kelime olsa da esasen hem sonu olmamayı hem de 'baş' kelimesi açısından başlangıcı olmamayı ifade eden bir kavramdır. Kısacası sonsuzluk için baş ve son hiç yoktur ve olmamalıdır. Tüm bu açıklamalara göre evren için sonsuz terimini kullanmak mümkün değildir. Evrenin zamansal başı ve sonu olduğu sürece hiç bir şekilde evren için sonsuzdur denemez. Evrenin sonsuz olmasının tek yolu evrende zamanın akmaması halinde mümkündür. Böyle bir durumda evren tekillik halinde Einstein'ın deyimiyle 'donuk bir nehir' halinde olmak zorundadır. Böyle bir ihtimal var mı evet var. Einstein gibi zaman konusunda devrim yapan bir dahinin neden böyle düşündüğünü tam anlamadan böyle bir şey olamaz demek sadece bir önyargı olabilir. Einstein kendi ortaya çıkardığı zamanın doğası karşısında şok yaşamış bir insandır. Zamanın gerçekten var olduğundan bile emin olamamıştır. Hergün varlığından emin olduğumuz bir şey için bir yanılsama/ilizyon olduğunu düşünmesi çok çok ilginçtir. Lokal bir ölçekte zamanı tanımladığımızı ve saydığımızı anlayamayan insanların Einstein neden bu şekilde düşündüğünü anlaması mümkün değildir. Özellikle bizim zamanı sayma ve ölçekleme biçimimizin mutlak bir nicelik olduğunu sanan kişilere ne yazık ki hiç bir şey bu konuda anlatılması mümkün değildir. Evrenin kendisindeki durum olarak zamanın ileri ve geri yönü arasında bir fark olmadığına dair bir çok done elimizde var. Bunlar da esasen çok güçlü kanıtlar. Deneyimimiz bizi geçmişte defalarca yanılttı. Bu yüzden zaman deneyimimize çok fazla güvenmemek için yeterince elimizde kanıt var. Artık gördüğümüzün bile öyle olmadığını kabul etmemek için bile bir çok nedenimiz var. Gerçeklik deneyimi ve gerçeğin ayrışan durumu bizi herşeyin ince ayarlanmış bir kurgu/oyun/tuzak olduğuna doğru bizi hızla sürüklemektedir. Sanki herşey bizi yanıltmak için ayarlanmış gibi. Nereye elimizi atıp fazla üzerine gitsek elimizde kalıyor ve beklenmedik dar boğazlara sınırlara ulaşıyoruz. En son sınıra ulaştığımız yerlerde ise artık tutarlılığı yitiriyoruz ve gerçeğin ve gerçeklik deneyiminin ayrıştığına tanık oluyoruz.