merhaba, aşk diğer tüm bedensel olaylar gibi biyokimyasal bir süreçtir ve herhangi bir soyutluk taşımaz. evrimsel açıdan baktığımızda, kime aşık olacağınızı sizin biyolojiniz ve kültürel arka planınız belirler. biyolojik yapınız yani genetik ve gelişimsel özellikleriniz size ilk bakışta kimi seçeceğinizi söyler, kültürel arka planınız ise size aynı sosyal sınıftan olup olmadığı fikrini doğurur. kimi zaman çok yakışıklı bulduğumuz bireylerle konuşurken ondan soğuyabilir veya tam tersi yakışıksız veya çirkin biri ile konuşurken ona duygu besleyebiliriz. işte beyniniz, tüm bu süreçler olurken, sizin sosyobiyolojik arka planınız ile söz konusu şahsın arka planı arasındaki uyumluluğa bağlı olarak aşk duygusunu, sizin kontrolünüzden tamamen bağımsız olarak gerçekleştirebilmektedir. aşk kalple veya başka herhangi bir organla ilişik bir duygu değildir, sadece beyinde başlar ve beyinde biter. evrimsel açıdan türümüzün veya türlerin dişileri ve erkekleri kendilerine uygun özellikte birilerini seçmektedirler ve bunlarla çiftleşmeyi tercih ederler. işte buna cinsel seçilim denir. türün erkekleri kadınların doğurganlık başarısına ve çocuklarına bakma kapasitesine göre seçer çünkü neslini devam ettirmelidir. türün dişileri ise erkeğin vücut yapısına bakar, estetik mi değil mi, veya zekasına bakar bana veya bize bakabilirmi diye. o zaman aşk kalple alakalı bir durum değil aksine beyinde başlayıp beyinde biten ve bazı süreçler sonucu arka planda beyin kabul eder veya etmez. evrimsel açıdan ise neslin devamı diğer bir deyişle cinsel seçilim mekanizması devreye girer. sağlıcakla kalın.[2][3][2]
Kaynaklar
- C. Darwin. (2009). Türlerin Kökeni. ISBN: 9786054156153. Yayınevi: Evrensel Basım Yayın.
- webarchive. Wayback Machine. Alındığı Tarih: 31 Mayıs 2024. Alındığı Yer: webarchive | Arşiv Bağlantısı
- J. H. Reichholf. (2014). İnsanın Evrimi. ISBN: 9786050203134. Yayınevi: Say Yayınları.