Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Emre C.
Emre C.
1,609 UP
Üye
14

Kişilik özelliklerimizin şekillenmesinde ailemizden aldığımız genler mi yoksa çevre şartları mı daha etkilidir?

1,086 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
6 Cevap
Burak Baki Tolay
BİLİMİ TAKİP EDEN 197 NUMARALI OYUNCU
Orijinal Soru: İnsan karakteri yalnızca dış çevreye mi bağlıdır? Yoksa başka faktörler de var mıdır?

Kişilik gelişimini etkileyen faktörler

a) Genetik Faktörler

b) Koşullama Faktörleri

Tüm Reklamları Kapat

c) Bilişsel Etkiler

d) Aile Etkileri

e) Çevresel Etkiler

.............................................................................................................................................................................

Tüm Reklamları Kapat

a)Genetik Faktörler

Kalıtımla beraber davranışlar ve alışkanlıklarla ilgili huyların da kalıtımla beraber çocuğa geçtiğini tespit eden araştırmalar yapılmıştır.

..............................................................................................................................................................................................................

b)Koşullama Faktörlerinin Kişilik Gelişimine Etkileri

Kişiliğin oluşmasında öğrenme kuramları da etkili olmaktadır. İnsanlar (doğrudan ya da dolaylı olarak) hem klasik hem de edimsel koşullama yoluyla kişilik gelişimlerine katkı sunabilmektedirler.

..............................................................................................................................................................................................................

c)Bilişsel Etkiler

Kişiliğin şekillenmesinde zihinsel işlevlerin de etkisi azımsanamaz. Özellikle çocukluk ve gençlik çağlarında kişiliğin gelişmesi, sağlıklı ilişkiler kurulması ve sürdürülmesi kişinin bilişsel koşullarının olumlu yönde ilerlemesiyle mümkündür. Zihinsel işlevlerde; algılayış, öğrenme, yeni durumlara uyum, kavrama ve olayları ilişkilendirebilme yetkinlikleri bireylerde farklı düzeydedir.

..............................................................................................................................................................................................................

d,e)Aile Etkileri ve Çevresel Etkiler

Tüm Reklamları Kapat

Bireyin yaşadığı ilk çevre ailedir. Kişiliğin oluşmasında en önemli çevresel faktör bu yüzden ailedir.[1][1][1][1]

Kaynaklar

  1. U. P. C. Başarır. Kişilik Gelişimini Etkileyen Faktörler Nelerdir? | Psikolog Merkezi. (1 Kasım 2021). Alındığı Tarih: 8 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Psikolog Merkezi | Arşiv Bağlantısı
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Bengü Kalo
Bengü Kalo
14K UP
Klinik Psikolog

Bu konu psikoloji camiasında hala tartışılan bir soru olmakla beraber günümüzde ikisinin etkisinin eşit olduğu kabul edilmektedir. Nature nurture debate in psychology şeklinde araştırabilirsiniz.

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Psychology Today. (22 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 22 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Simge Elif Tunçer
Eğitimci

Soru: Kişilik özelliklerimizin şekillenmesinde ailemizden aldığımız genler mi yoksa çevre şartları mı daha etkilidir?

Bahsi geçen soru en eski ve tartışması süren sorulardan biridir. Genler doğuştan sahip olduğumuz ve genetik aktarımla edindiğimiz kalıtımsal özellikleri kapsar. Çevre şartlarından kasıt ise erken çocukluk döneminde yaşadıklarımız, yetiştirilme şeklimiz, sosyal çevremiz, içine doğduğumuz kültür, sosyoekonomik altyapı gibi pek çok çevresel değişken olabilir.

İnsan kişiliğinin hangisinden daha çok etkilendiği sorusuna cevap belirli örnekler üzerinden ancak verilebilir. Hiçbir zaman biri kesinkes diğerinden daha üstün denemez zira ikisi birlikte çalışan ve birbirini etkileyen dönüşümlü olgulardır.

Tüm Reklamları Kapat

Örnek vermek gerekirse, biyopsikolojide nörotransmitterlerin, yani sinir ileticileri, kişinin davranışlarını nasıl etkilediği araştırma konusu olduğu için bu dalda genlerin ve doğuştan gelen yapıların davranışı nasıl etkilediği araştırılır. Dolayısıyla bu alanda genler davranışı etkileme konusunda daha baskın denebilir.

Dilbilimci Noam Chomsky'nin LAD (Language Acquisition Device) yani Dil Edinim Aleti teorisine göre her insan türsel hazırbulunuşluluğu olarak dil öğrenebilme kapasitesiyle doğar. Fakat Genie Olayı gibi nadir de olsa yaşanan talihsiz olaylardan bilindiği üzere, dil öğrenimi için kritik olan yaş geçildiğinde eğer kişi bir anadil öğrenememişse hayatı boyunca hiçbir insan dili öğrenemez. Genie olayında ağır psikolojik sorunlar yaşayan Genie adlı bir kızın ailesi, onu bir odaya kapatıp hayatı dil öğrenimi için kritik olan ergenlik başlangıcı dönemine kadar kendileri dahil hiçbir insanla iletişime girememesine neden olmuşlardır. Bu dönemi hiçbir insan dili öğrenemeden geçiren Genie, sonradan kurtarıldığında ve bilim insanları ve eğitmenler tarafından testlere tabi tutulup dil öğretilmeye çalıştığında dahi hiçbir şekilde bir dil öğrenememiştir. Yani kritik yaşa kadar bir anadil edinemeyen insan bir daha asla bir insan dili konuşamamaktadır. İnsanın, doğuştan gelen dil öğrenme mekanizmasını aktive eden çevresiyle olan sosyal ilişkisidir. Bu durumda da her ikisi birbirine bağlıdır Elbette doğuştan öğrenme zorluğu ve geriliği olan birini de ne kadar çevresel etmene maruz bırakırsanız yine de belli bir yere kadar öğretebilirsiniz. Bu durumda doğuştan kalıtımsal sorunu olmayan bir birey için çevre koşullarındaki farklılığın yaratacağı etkiden bahsedebiliriz.

Benzer bir çalışma bir de fareler üzerinde yapılmış. Farenin bir gözünü küçükken bantla kapadıklarında ve yetişkinlikte çıkardıklarında o gözü görmüyor. Gelişme çağında o gözü sağlıklı doğduğu halde ışığa maruz kalmadığı için beyinde bu veriyi işleyecek sinirsel ağlar gelişmiyor ve görme yetisi de yitiyor. Fakat bunu yetişkin bir farenin gözüne bant takarak yaparsanız ne kadar uzun tutarsanız tutun, bantı çıkardığınızda farenin gözü görmeye devam eder. Aynı durum insanlarda deney yapılmamış olsa da bazı travma kaynaklı beyin hasarlarında da gözlemlenebiliyor. Örneğin, beynin dil bölgesine alacağını biz darbeden ya da çocukken geçirdiğiniz menenjit gibi hastalıktan kaynaklı bir travmadan ötürü afazi olabilirsiniz. Afazi dil kullanımı ve dili anlamayı etkileyen, çeşitli türleri olan bir hastalık. Eğer çok küçükken bir afazi türü geçirirseniz doğru tedavi ve eğitimler ile büyüdüğünüzde bunu atlatabilme olasılığınız vardır. Fakat yetişkinlikte geçirdiğiniz bir kaza ve beyinde travmadan kaynaklı afazi maalesef ki geçmez. Bunun nedeni erken dönemde gelişirken beyin plastisitesinin çok daha fazla olmasıdır. Yani, çocuklukta beynin yapısı değiştirilebilir. Çocukken geçirilen afazide beynin dil merkezi tamamen çalışmayı durdursa da pek çok örnekte ileride beynin farklı bölgelerinin dil kullanımı sırasında ölçümlerde ışık vererek yandığı yani aktive olduğu gözlemlenmiştir. Yani beyin plastisitesi sayesinde beynin aslında dil kullanımıyla yakından uzaktan alakası olmayan bölgeler, dil bölgesinden kurtardığı verileri ikincil bir iş olarak depolamaya ve kendi işi yanında dil bölgesi görevi yapmaya başlayabiliyor. Bunun nedeni yaşın küçük, nöroplastisitenin fazla, çevreden dil kullanımına dair verinin ve kişinin çabasının çok olması. Bu sayede beyin daha küçükken bu kaybı telafi etmek için yeni nöral ağlar oluşturarak beynin farklı bir bölgesini yeni dil bölgesi olarak atayabiliyor.

Tüm bunlardan kısaca anlayacağınız üzere, çevre ve genler birbirinden ayrılamayacak şekilde iç içe çalışırlar. Her insan çevre içine doğar ve çevreden gerekli uyarımları alamadığında görme yetisini kaybeden fare ya da dil öğrenemeyen Genie benzer kişiler gibi doğuştan sahip olduğu yetileri yerine getiremez. Fakat çevrenin etkisi olabilmesi için önce genetiğin olması gereklidir. Doğuştan ailede uzun boy geni olmayan biri gelişme çağında ne kadar iyi beslenirse ne kadar spor yaparsa yapsın, ancak genetik potansiyelinin birkaç santim üstüne çıkabilir. Aynı şekilde uzun boy potansiyeli olan biri de sosyoekonomik yetersizliklerden dolayı yeterli beslenemezse potansiyelinden aşağıda kalacaktır. Yani gerekli kalıtım olmadan çevre etkisi bir yere kadar etki eder. Çevre etkisi olmadan da sağlıklı kalıtım belli bir yere kadar götürecektir. İkisi de birbirine muhtaçtır ve birbirinden soyutlanamaz.

Kaynaklar

  1. I. O. Medicine. From Molecules To Minds: Challenges For The 21St Century: Workshop Summary. Grand Challenge: Nature Versus Nurture: How Does The Interplay Of Biology And Experience Shape Our Brains And Make Us Who We Are?. (29 Eylül 2008). Alındığı Tarih: 13 Mayıs 2024. Alındığı Yer: The National Academies Press doi: 10.17226/12220. | Arşiv Bağlantısı
  2. K. Cherry. The Nature Vs. Nurture Debate: Genetic And Environmental Influences And How They Interact. (19 Ekim 2022). Alındığı Tarih: 13 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Verywell Mind | Arşiv Bağlantısı
  3. A. Aguirre. Nature Vs Nurture: Is One More Important To Language Development? – Behavior Analysis Blogs. (26 Mart 2021). Alındığı Tarih: 13 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Association for Behavior Analysis International | Arşiv Bağlantısı
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Erhan Lale
insan

Ayri ailelerde büyüyen ikizlerle yapilan calismalarda boy gibi özelliklerin cevresel sartlar tarafindan ciddi oranda etkilendigi biliniyordu. Yapilan calismalar[2] beyin gelisimininin de cevresel sartlar tarafindan ciddi oranda etkilendigini gösterdi.

Genleriniz ideal beslenmeyle erisebileceginiz maksimum boyu ve kötü beslenmedeki minimumun ne olacagini belirler fakat bu genis bir skaladir. Bu skala icerisinde tam olarak hangi boyda olacaginizi belirleyen cevresel sartlardir. Ayni durum seker hastaligi icin de gecerlidir, stres hormonunuz icin de.

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. LWW, et al. (2012). The Contribution Of Genes To Cortical Thickness And Volume : Neuroreport. NeuroReport, sf: 101-105. doi: 10.1097/WNR.0b013e3283424c84. | Arşiv Bağlantısı
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Moderatör Uyarısı
Yetersiz Kaynak 1 moderatör tarafından eklendi
Alıntıyı doğrulayabilecek birincil veya güvenilir kaynak sunulmamıştır.
0
Kuzey Üstündağ
Meraklıyım
Orijinal Soru: İnsan karakteri yalnızca dış çevreye mi bağlıdır? Yoksa başka faktörler de var mıdır?

İnsanlarda kişiliği belirleyen iki önemli husus vardır. Bunlar "Kalıtım" ve "Çevre"dir. İki kavramda daha küçük kavramlara bölünebilmektedir. Sizin de bahsettiğiniz

gibi kişiliği en çok etkileyen şeylerden biri (belki de en büyüğü) kişinin bulunduğu çevredir. Daha bebeklikten itibaren çevre ile etkileşim içinde oluruz.

Daha bu yaşta çevremizden yani ailemizden gördüklerimizi öğrenmeye, anlamaya, taklit etmeye çalışırız. Ve bu etkileşim ömür boyu devam eder. Diğer önemli

Tüm Reklamları Kapat

şey ise tabi ki kalıtımdır. Yüzyıllardır tartışılan bir konu olan "Karakterin kalıtım ile bir bağlantısı var mı ?" sorusuna günümüzde teknolojinin gelişmesi sayesinde

bir cevap bulabiliyoruz. Yapılan birçok araştırma bize kaynak sağlıyor. Örnek olarak bir araştırmada . Kalıtsallığı etkisini ölçmek için tek yumurta ikizleri (%100 genetik olarak aynı olan) ve çift yumurta ikizleri (%50 aynı) karşılaştırılır. Böylece bir özelliğin ne kadar kalıtsal olduğu ne kadar çevrenin etkisinde oluştuğu gözlemlenir. Buna göre bir fiziksel ya da psikolojik özelliğin görülmesi ile,

Tek yumurta ikizlerinin genetiği arasındaki bağlantı çift yumurta ikizlerinden fazla olması kalıtsal etkiyi,

Hem çift hem tek yumurta ikizi arasında bağlantı bulunması paylaşılan çevrenin (okul, aile, ülke vb.) etkisini,

Tüm Reklamları Kapat

Hem çift hem tek yumurta ikizi arasında bağlantı bulunmaması paylaşılmayan çevrenin (farklı okul, arkadaş ya da orijinal deneyimler) etkisini göstermektedir.

Polderman'in 2015 yılında yaptığı meta analizde geçmiş 50 yılı kapsayan 2,748 ikiz çalışmasına bakılıyor. Toplam 14 buçuk milyon ikiz çiftinde 17 bin 804 özelliğin ne kadar kalıtsal olduğu inceleniyor. Bu özellikler arasında uzunluk, görüş, duyma, kardiyovasküler işlev gibi biyolojik fonksiyonlar olmakla beraber birçoğumuzun psikolojik özellik olarak niteleyebileceğimiz kişilik, mizaç ve davranışsal problemler de bulunuyor. Meta-analizin sonucunda görülüyor ki psikolojik ve sosyal kişilik özellikler de dahil olmak üzere bir özelliğin toplum içinde çeşitlilik göstermesinin %50’si genetik faktörler ile açıklanabilmekte. Geri kalan yarısı ise çevre (paylaşılmayan çevre, yaşanan özel olaylar) ile ve hesaplama hatası ile açıklanabiliyor.

Kişilik özellikleri derken sadece içedönüklük-dışa dönüklük, deneyimlere açıklık, uyumluluk gibi büyük beş faktörlü kişilik modelindeki kişilik özellikleri değil aynı zamanda;

•Politik olarak liberallik-muhafazakarlık

•Sosyal olarak baskınlık

•Otoriteryenlik

•Karşı gruplara karşı önyargıların olup olmaması (Barlow, Sherlock, ve Zietsch, 2017),

•Bilimsel araştırmalarda kullanılan anketlere katılma eğilimi (Littvay, Popa, & Fazekas, 2013) gibi kişisel ve sosyal tutum ve davranışlar da genetik özelliklerle açıklanabiliyor.

Bunun yanında,

Dinsel hizmet aktivitelerine katılmanın %47’sinin,Mesleki olarak dini pozisyonda bulunmanın (misyonerlik, rahip vs.) %41’inin (Waller, Kojetin, Bouchard Jr, Lykken, & Tellegen, 1990) de kalıtsallıkla açıklanabileceğini gösteren çalışmalar bulunmakta.

Tüm Reklamları Kapat

Sonuç

Bu araştırmalardan anlaşılcağı üzere kalıtım ve çevre insanın kişiliği üzerinde benzer oranda etkileri vardır. Genetiğinizi değiştiremezsiniz belki ama çevrenizi değiştirebilirsiniz. Sonuçta hiçbir bebek ağzında sigara ile doğmaz.

Kaynaklar

  1. K. Arıkan. Genetik-Sosyal-Gelişimsel-Kişilik Modelinde Kalıtsallığın Yeri. (10 Mart 2021). Alındığı Tarih: 10 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Kemal Arıkan | Arşiv Bağlantısı
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Mustafa Mergen
Mustafa Mergen
2,650 UP
Öğrenciyim

(Bu cümleler alıntıdır başka bir deyişle farklı bir siteden alınıp önünüze konmuştur kendi bilgim ve deneyimim ile yaptığım yorumlarımı içermez) Gen mi yoksa çevre mi? Bir başka ifadeyle başta zeka olmak üzere çocukların temel becerileri doğuştan mı geliyor, yoksa sonradan çevreden mi kazanılıyor? Bu soruya cevap vermek hiçte sanıldığı kadar kolay değil. Çünkü genetik ve çevresel faktörleri kesin bir çizgiyle ayırmak oldukça güç… Doğuştan dediğimiz pek çok faktörün daha çocuk anne karnındayken annenin beslenmesinden, stres seviyesine kadar çevresel faktörlerin etkisi görülüyor. Eğer anne gebelik döneminde sigara ya da alkol kullanıyorsa bunun doğacak çocuk üzerindeki etkisi genetik midir yoksa çevresel midir?

Peki bir ebeveyn olarak sizin bu soruya vereceğiniz cevap nedir? Size göre başta zeka olmak üzere çocukların temel becerileri doğuştan yani genetik faktörlere mi bağlıdır yoksa bu beceriler sonradan gelişip değişebilir mi? Prof. Dr. Selçuk Şirin ‘’Yetişin Çocuklar’’ adlı kitabında bu konuya bir parantez açıyor. Şirin’ e göre bu soruya verdiğiniz yanıt aynı zamanda sizin ebeveynlik tarzınızı da yansıtıyor. Eğer zeka ve yeteneklerin doğuştan sabit ve değişmez olduğunuza inanıyorsanız, çaba ve emeğe önem vermiyorsunuz diye ekliyor. Yani çocuk bir kere denedi ve olmadıysa, vurguyu çocuğun sabit yeteneğine yapıyor, yeni bir hedef koymayı denemiyorsunuz. ‘’Bu çocuk doğuştan bu işlere yatkın değil’’ ya da ‘’bu çocuk beceriksiz’’ diyorsunuz… Öte yandan eğer zeka ve yeteneklerin geliştiğine ve değiştiğine inanıyorsanız başarmak için çaba ve emeğe önem veriyorsunuz demektir. Bir başarı olduğunda çocuğunuza ‘’ sen zekisin’’ demek yerine ‘’çok çalıştın ve başardın’’ diyorsunuz. Bu durumda değiştirilemez faktörlere değil, çabaya odaklanıyor çocuğun harcadığı emeğe vurgu yapıyorsunuz…

Mueller ve Dweck’in (1998) yaptıkları araştırma bulguları zekaya mı yoksa çabaya mı vurgu yapmamız gerektiği konusunda bize önemli ipuçları veriyor. Araştırmada 10-12 yaşlarındaki 128 öğrenci gruplara ayrılıyor ve her gruba da aynı problem veriliyor. Tüm öğrenciler problemi başarıyla çözüyor ve başarıları için övülüyorlar. Deneyin kritik noktası övgünün dayanağı. Her grup farklı şekillerde övülüyor. Birinci gruptaki öğrencilere problemi çözdükleri için "çok zeki oldukları" söyleniyor. İkinci gruptakilere "çok çabaladıkları için" çözdükleri mesajı veriliyor.

Tüm Reklamları Kapat

Başarılarını takiben aynı öğrencilere "Yeni ve önemli bir şey öğrenmenizi sağlayacak bir problem mi istersiniz yoksa sonucunda başarının garantili olduğu bir problem mi? " diye soruluyor. Araştırmanın sonuçları oldukça ilginç; zekaları için övgü alan öğrencilerin %67 ´si daha kolay olan ikinci şıkka yönelirken, çabaları için övgü alan öğrencilerin %92´si yeni bir şey öğrenebilecekleri problemi seçmişler.

Benzer pek çok araştırma yetenekler konusunda sabit fikre inananların hayatta başarılı olmak için şartları zorlamadığını, ilk başarısızlıkta pes ettiğini gösteriyor. Buna karşın hayatta başarının çalışmakla geldiğine inananların başarısızlıkları bile gelişimleri için bir araç olarak kullandıklarını gösteriyor. Nobel ödüllü bilim insanımız Prof. Dr. Aziz Sancar’ın "Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum" sözleri çaba ve emeğin önemini anlamak açısından oldukça önemli…

Sonuç olarak; zeka başta olmak üzere çocuğun temel becerilerinde genetik faktörler önemli olmakla birlikte bu becerilerin gelişimini çevreden ayrı düşünmek eksik bir bakış açısı getirmektedir. Çünkü gelişim, kalıtım ve çevrenin etkileşiminin bir ürünüdür. Yeteneğin en üst düzeyde performansa dönüşebilmesi için çalışmak şart. Ebeveynler olarak çocuklarımızın doğuştan getirdiği özellikleri yerine göstermiş oldukları çaba ve emeğe vurgu yapmak hayat boyunca karşılaşacakları zorluklarla mücadele etme gücünü de onlara verecektir

*ek olarak evrim ağacı platformunda Ağustos 21 2019 da paylaşılan sözde şudur:Bireyin yaşadığı ilk çevre ailedir. Kişiliğin oluşmasında en önemli çevresel faktör bu yüzden ailedir

Kaynaklar

  1. Sefa ÖZMEN. (). Benim Yazım Değil*.
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close