Sorgulamak, insan bilincinin ve öğrenme aşamasının temel, gerekli bir bileşeni.
Sorgulamak ve nedenleştirmek insanların etraflarındaki ortam, dünya, evren hakkında bilgi aramasını sağlamakta. Sorgulayarak yeni bilgiler edinebilir, bu bilgiler kullanarak zihnimizdeki konseptleri netleştirebilir, ve bu konulardaki anlayışlarımızı geliştirebiliriz.
Sorgulama konusunu çok daha eskilerden, evrimsel süreçte ele alacak olursak da, aslında sebepler pek değişmiyor. Sadece sorgulamamanın karşılığı günümüzde olduğundan biraz daha kötü; seçilim duvarı ile karşılaşıp hayata veda etmek.
Anlam vermeye çalışmak, sorgulamak, nedenselleştirmek insan türünün hayatta kalma başarısını arttıran, adaptif bir özellik olarak görülebilir. Yiyecek bulmak, barınak bulmak, yırtıcılardan korunmak için belli örüntüler takip etmeyen, tamamen tesadüfi ilerleyen nesiller muhtemelen yırtıcılara veya doğal şartlara sorgulayanlardan daha fazla yem olmuştur. Bu sayede bilişsel fonksiyonlarımız gelişti, sorgulayarak etrafımızdaki hayati tehlike üreten problemlere çözümler bulduk ve değişken durumlara adapte olabildik.
Ayrıca sorgulamak sosyal öğrenmenin de temelidir, bildiğimiz gibi binlerce yıl insanların hayatta kalmaları için beraber çalışmaları gerekti, sorgulamak bireylerin bilgi transferi, deneyim aktarımı gibi konuları kolaylaştırmaktadır. İlkel zamanlarda sosyal öğrenme; hayatta kalma yöntemlerinin aktarımları, kültürel deneyimler ve kolektif bilginin nesiller boyu aktarımında da önemli bir araç olmuştur.[1]
Kaynaklar
- Cecilia Heyes. New Thinking: Evolution Of Human Cognition. Alındığı Tarih: 26 Nisan 2024. Alındığı Yer: National Library of Medicine doi: 10.1098/rstb.2012.0111. | Arşiv Bağlantısı