Einstein’ın Özel Görelilik Teorisi’ne göre, ışık hızına ulaşmak veya onu aşmak mümkün değildir. Ancak, bu teoriyi bir kenara bırakıp, ışık hızını aşmanın mümkün olduğu bir evrende ne olacağını düşünelim.
Işığın hızını aşan bir nesne, teorik olarak, ışığın daha önce ulaştığı bir yere ulaşabilir. Bu durum, daha önce gerçekleşmiş bir olayın ışığını “görmemizi” sağlar. Ancak, bu, geçmişe yolculuk etmek anlamına gelmez. Yani, bu durumda geçmişi görebiliriz, ama geçmişi değiştiremeyiz. Bu, sadece ışığın daha önce ulaştığı bir olayı gözlemlememizi sağlar.
Bununla birlikte, bu tür bir durumun gerçekleşmesi için evrenin fiziksel yasalarının radikal bir şekilde değişmesi gerekecektir. Bu nedenle, bu tür bir durumun gerçekleşmesi çok düşük bir olasılıktır. Ancak, bilim kurgu hikayelerinde ve filmlerde bu tür konular sıkça işlenir ve bu da onları çok eğlenceli ve düşündürücü kılar.
Sonuç olarak, ışık hızını aşmanın ve bu sayede geçmişi görmemizin mümkün olup olmadığı hala büyük bir bilinmezdir. Ancak, bu tür konular üzerinde düşünmek, bilimin ve evrenin sınırlarını zorlamamıza yardımcı olur. Bu da bilimin güzelliğidir, değil mi?