Bu konuyla ilgili en büyük sorunlardan biri, teknolojideki büyük ilerlemelere rağmen deneysel (ampirik) kanıtların hâlen eksik olmasıdır.
Sözlü dil, doğası gereği değişken olduğu için felsefe alanındaki en iyi deneysel kanıt Hyoid kemiğidir. Şu anki görünüm ve fonksiyonuyla bu kemiğin sadece 300.000 yıl önce yaşamış olan atalarımız Homo heidelbergensis’te ve tarih öncesi kuzenlerimiz Neandertaller’de olduğu düşünülmüştür. Yine de Kebara 2 hyoid kemiğinin iki türde de görülmesi onun, konuşma ya da karmaşık dil kullanımı için var olduğunu kesin bir şekilde açıklamamaktadır. Durum bu şekilde olsa da birçok araştırmacı, hyoid kemiğinin konuşmanın temelini oluşturduğuna inanmıştır. Bu kemiğin, özel şekli ve hemen altındaki larynx (gırtlak) ile uyumu olmadan bizim ancak şempanzeler gibi ses çıkarabileceğimiz düşünülmüştür.
1800’lerin sonundan 1900’lerin başına kadar sözlü dilde kullanılan ilk sözcükleri açıklamaya çalışan altı temel kuram bulunur. Bu kuramların nüktedan isimleri, dayandıkları düşünceye dair ipucu verir.
Bow-Wow Kuramı (Hayvan Taklidi Varsayımı): Buna göre ilk sesler yansıma (onomatopoeic) sözcüklerdir. Örneğin: Tıslama, patlama (bam/bom) ve su sesi (şırıltı) gibi. Ancak bu kuram, yansıma seslerinin her dilde çok farklı şekilde olması, tamamen doğal karşılıklarından türetilmediği ve görece olarak yeni olması sebebiyle geçerliliğini kaybetmiştir.
Ding-Dong Kuramı: Doğal koşulların dil ihtiyacını gerektirdiği, ses ve anlamın doğa ile bağlantılı olduğunu belirtir. Bazı “ses simgeciliği” örnekleri olmasına rağmen yapılan çalışmalar, ses ve sözcüğün arasında baştan itibaren bir bağ olduğu ispatlayamamıştır.
Pooh-Pooh Kuramı (Ünlem Varsayımı): Dilin ünlemlerle (“Of”, “Oh”, “Ha” gibi ifadeler) başladığını öne sürer. Bu kuram ile ilgili sorun, birçok memelinin bu gibi sesleri çıkardığı söylenebilse de başka sözcükler oluşturamamalarıdır. Bir başka sorun ise bu kuramın günümüzde kullanılan ünlemleri kapsamamasıdır.
Yo-He-Ho Kuramı (İş Varsayımı): Bu kuram ise ağır fiziksel iş esnasında insanların çıkardığı homurdanma ve iniltilere dayanmaktadır. Bu seslerin bazı dillerdeki dizem ile ilişkisi gösterilebilse de birçok sözcüğün nereden geldiğini açıklayamaz.
La-La Kuramı (Müzik Varsayımı): Sözlü dilin oyun, şarkı, sevgi ifadelerinden meydana geldiğini ileri sürer. Karşıt görüş ise bu kuramın daha az duygusal sözcükleri açıklayamamasıdır.
Ta-Ta Kuramı (Jest-Mimik Varsayımı): Bu kuram, sözcüklerin ağız ve dil kullanılarak jestleri taklit etmesi üzerine kuruludur. Örneğin İngilizcedeki ta-ta, dilin hoşça kal demek istediği biçimi olabilir. Bu kuram ile ilgili akla gelen ilk sorun ise jest ve mimiklerin sadece dil ve ağız yoluyla yeniden yazılamayacağıdır.
Yukarıdaki birçok kuram eksiklikleri olmasına rağmen günümüzde insan dili üzerine yapılan araştırmaların başlangıcı olarak kabul görür.
Kaynaklar
- S. Wroe. (2024). Micro-Biomechanics Of The Kebara 2 Hyoid And Its Implications For Speech In Neanderthals. PLOS ONE. | Arşiv Bağlantısı
- Anonim. The Brain From Top To Bottom. (1 Şubat 2024). Alındığı Tarih: 1 Şubat 2024. Alındığı Yer: thebrain | Arşiv Bağlantısı
- anonim. The Origin Of Language And Communication. (1 Şubat 2024). Alındığı Tarih: 1 Şubat 2024. Alındığı Yer: trueorigin | Arşiv Bağlantısı
- aprilholloway. Neanderthal Study Reveals Origin Of Language Is Far Older Than Once Thought. (3 Mart 2014). Alındığı Tarih: 1 Şubat 2024. Alındığı Yer: Ancient Origins Reconstructing the story of humanity's past | Arşiv Bağlantısı