DNA, vücudumuzdaki yapısal ve işlevsel tüm proteinlerin yapım talimatlarını kodlar. Bu proteinler; biyokimyasal tepkimeleri katalize etmek, bağışıklık yanıtı oluşturmak, hücre yapısında yer almak ve hücreler arası iletişim sağlamak gibi hayati biyolojik süreçlerde rol oynar. Bu sayede DNA; saç rengimizden bağışıklık sistemimize, pek çok şeyi etkiler.
Beynimizdeki sinir hücrelerinin biyolojik fonksiyonlarının çoğu da DNA'mızın talimatlarıyla üretilen proteinler tarafından yürütülür. Bu nedenle genlerimizin; düşüncelerimizi, duygularımızı ve kişiliğimizi şekillendirmede rol oynayacağını düşünmek yanlış olmaz. Ancak DNA bu yönleri tek başına belirlemez. Genler ve çevre arasındaki etkileşim karmaşık ve çok yönlüdür.
Kişilik özellikleri: Araştırmalar, içe dönüklük ve dışa dönüklük gibi bazı kişilik özelliklerinin genetik bir temele sahip olabileceğini öne sürüyor. Örneğin ikizler üzerinde yapılan araştırmalar, (genlerinin %100'ünü paylaşan) tek yumurta ikizlerinin, (genlerinin yaklaşık %50'sini paylaşan) çift yumurta ikizlerine kıyasla kişilik özellikleri bakımından daha benzer olduğunu göstermiştir.[1] Ancak kişilik aynı zamanda yetiştirilme tarzı, kültür ve yaşam deneyimleri gibi çevresel faktörlerden de etkilenir.
Duygular: Genler beynimizin bağlantılarını ve farklı duygusal uyaranlara nasıl tepki verdiğimizi etkileyebilir. Örneğin, bazı insanlar genetik olarak stres karşısında daha dirençli olmaya yatkınken, diğerleri kaygı veya depresyona daha yatkın olabilir.[2] Ancak yine de yaşam deneyimleri, sosyal destek ve başa çıkma mekanizmaları duygusal tepkilerde azımsanmayacak bir rol oynamaktadır.
Bilişsel Yetenekler: Genler hafıza, zeka ve yaratıcılık gibi bilişsel yeteneklerimize de katkıda bulunur. Ancak zeka çok sayıda genden etkilenen karmaşık bir özelliktir ve eğitime erişim ve zihinsel uyarılma gibi çevresel faktörler de önemli bir rol oynamaktadır.[3]
Yani, genler çeşitli yatkınlıklar yaratabilir ancak bireyin kaderini belirlemez. Yetiştirilme tarzı, eğitim, ilişkiler ve yaşam deneyimleri gibi çevresel faktörler, bireyin düşüncelerini, duygularını ve kişiliğini şekillendirmek için genetik yatkınlıklarla etkileşime girer. Ek olarak epigenetik alanı, çevresel faktörlerin genlerin hücredeki ekspresyonunu etkileyebildiğini göstermiştir ve bu etkileşime başka bir karmaşıklık boyutu eklemiştir.
Kaynaklar
- S. Scarr. (1969). Social Introversion-Extraversion As A Heritable Response. Child Development. doi: 10.2307/1127191. | Arşiv Bağlantısı
- A. Feder, et al. (2009). Psychobiology And Molecular Genetics Of Resilience. Nature Reviews Neuroscience. doi: 10.1038/nrn2649. | Arşiv Bağlantısı
- R. Plomin, et al. (2018). The New Genetics Of Intelligence. Nature Reviews Genetics. doi: 10.1038/nrg.2017.104. | Arşiv Bağlantısı