Kendi yazdığım cevaba, yeni bulduğum sonuçlar neticesinde bir düzeltme birazda ek yapma gereği duyuyorum.
I1 ve I2 haplogrupları % 4,63 (Köken Avrupa) yazmışım.
I1 - Paleolitik İskandinavyalılardır.
I2 ise Paleolitik Kıta Avrupalılardır.
Genel olarak bu haplogruplar Avrupa dışında hiç bir yerde bulunmazlar. Aslen Doğu Avrupalı olan Hint-İraniler'de de bulunmazlar. Tarih boyunca hiç bir coğrafi engel olmamasına rağmen Avrupa'dan yayılmamışlardır. Yayılmamalarının nedeni Orta Avrupa'nın doğu sınırlarında onları Avrupa'da tutan başka toplulukların yaşıyor olmasındandır. Güneyde R1b, kuzeyde R1alılar, Nliler. Kim diyeceksiniz ? Basklar, Türkler, Ural halkları. Hatta belki Hint-İranilerin ataları. Hint-Avrupa dilinin kaynağı, Avrupalıların uydurduğu masallarda olduğu gibi, Asya'ya, Anadolu'ya değil, 40.000 yıldır Avrupa'da olan bu paleolitik Avrupalı I y-DNA'lılara dayanır. Hatta M.Ö. 3000'de Baltıklarda yaşarken Germenlerle, Balto-Slavların tam bir ayrışma yaşadığı I haplogrubu örneklerinden kesin olarak anlaşılmaktadır. Bu ayrışma Hint-Avrupa dil ailesinin Centum ve Satem olarak ayrılmasında da % 100 uyar. I haplogrubunu bu kadar tanıttıktan sonra düzeltmeye gelelim.
I1 haplogrubunun Türklere Anadolu'ya geldikten sonra girdiğini düşünmüştüm. Fakat yeni verilerle gördüm ki bu doğru değil. Aslen paleolitik İskandinavyalı olan I1 haplogrubu Türklere 2900 sene önce girmiş. Ve Türklerde bir mutasyon geçirerek (I-Y19809) bugün diğerlerinden ayırt etmemize yaramış. Aynı dal Tatarlarda da var. Ve sadece Türklerde var. Yani Türkiye Türklerinde, Türklük oranı % 2,18 daha yükseldi, Müslüman Romalılık düştü.
Peki ekleyeceğim şey ne. Türklerin aslen Türk olmadıkları, Müslüman Romalılar olduklarına dair iddiaların temeli zır cehalet ve politik kazanç (Batının Şark sorunu politikası yani Anadolu'dan Tükleri sürme politikası) amaçlı yalandan ibaret. Bununla ilgili ülkeyi çok etkilemiş yazılardan bir tanesi o kadar bir cehaletle yazılmış ki, anlatamam. Mesela geç dönem Asur kolonisi 3 Hitit örneği bulunmuştur sadece, Hititleri ilgilendiren. Onlarda J'lidir. Vatandaş ilk örneği Altay'da Malta Buret kültüründe görülen (R), dedesi (P) ve amcasının (Q) Sibiryalı olduğu da kesin olan, batı bozkır kuşağının paleolitik yerlileri olan R1b'lileri Hititli yapmış falan. Neyse bu cehaletin Celal Şengör benzeri batı palavraları tapıcılarına yansıyan yönü şu. "Türkler Doğu Asyalıdır. Dolayısıyla Türk, genetiğindeki Doğu Asyalılık kadar Türk'tür. "
Şimdi size yine kendi çalışmam olan, dünyada ilk kez tarafımdan ortaya konulmuş, bunun tam aksi olan gerçek genetik verileri vereceğim. Bunu vermeden önce bunu destekleyen birkaç dil delili, arkeolojik delil ve bir yazılı belgeden bahsetmek istiyorum. Hepsini veremen. Hepsini antlamaya kalksam kitap yazmam gerekir.
Romalı bir coğrafyacımız var. İsmi Ponponius Mela. Bu Mela tam milat yıllarında Hazar denizinin tam kuzeyinde demiş ki Turcae'ler yaşıyor. Hatta haritasını da çizmiş, oraya da yerleştirmiş. Turcae ne demek biliyor musunuz. Türk demek. İran'da da Persae'ler yaşıyor demiş mesela. Oda Pers demek işte. Hatta bu Mela bu bilgiyi kendinden 500 yıl önceki başka bir kaynaktan almış iyimi. Hatta Türk tarih tezine itirazıyla meşhur tarihçimiz Zeki Velidi Togan'da bunun referanslarından birisi. Ne anlatıyor bize Moğol masalcısı Ahmet Taşağıl. Türk isminin ilk geçtiği yıl 6. y.y.da Çin kaynaklarında bla bla bla. Turcae Türk olmayabilir mi ? Çince'deki Tukue Türk olmayabilir mi ? :)
Bizim harika dil çalışmaları yapmış önemli bir bilginimiz var. İsmi Hamit Zübeyr Koşay. Hamit Zübeyr Koşay Avrupa'nın içlerindeki tek Hint-Avrupa dili konuşmayan topluluk olan Baskların dili ile Türkçe arasındaki ilişkileri delillerle ortaya çıkarmış. Baskçanın Kafkas dilleriyle ilişkileri de başka bilim adamları tarafından tespit edilmiştir. Oda doğrudur. Çünkü Basklar Hazar bozkırından. Onu da ben buldum. İlk otozomal analizlere baktığımda Basklardaki neolitik tarımcıların (kısaca Akdeniz insanı) yüksekliğinden ve dillerinin Türkçe gibi eklemeli olmalarından ötürü, aslen Batı Anadolu Hattilerin devamı olduklarını düşünmüştüm. y-DNA ve mtDNA sonuçlarını detaylıca inceldikten sonra gördüm ki, Basklar Anadolulu değil. Hazar bozkırının insanları. Dünyadaki en yüksek R1b frekansı Basklardadır. Böylece Avrupalıların bizim atalarımız dediği R1b'lilerin Avrupalılara nasıl girdiği de birazcık anlaşılmış oldu. Neyse Hamit Zübeyr Koşay diyor ki. Baskça ile Türkçe arasındaki ilişki çok yeni diyor. Milattan az öncesi diyor. İlişki proto Türkler ile değil. bizzat Türklerle diyor. İlişkide haklı ama tarihinde hata yapmış Hamit Zübeyr Koşay. Çünkü Baskların Avrupa'ya gidiş tarihleri M.Ö. 3000. Dolaıyısıyla bizim Basklarla ilişkimizin milattan hemen önce olması için bizim o tarihlerde İspanya dolaylarında yaşıyor olmamız lazım. Hatta Basklar R1b'li ama, M.Ö. 3000'de Hazar'ın kuzeyinde yaşayan, Avrupalıların bizim atalarımız diye masal uydurdukları meşhur Yamnaya kültürüyle ilgileri sıfır. (Yamnayalılardan bir grubun, Baskların Avrupa'ya gidişinden sonra bugünkü Arnavutluk civarına gidip Arnavutları ve Ermenileri çok azda Sırpları etkilemeleri dışında Hint-Avrupalıların Yamnayalılar ile ilişkileride sıfır.) Yamnayalıların hatta genetik kopyaları olan Altaylardaki Afevesyevoluların tamamı R1b-z1203. Basklarda ise bu dal hiç yok. Basklar Yamnaya'nın batısında yaşamış kardeş çocukları diyelim. İlgilenenler varsa, otozomal analizlerin ne kadar yanıltıcı olabileceğini de buradan ölçebiliriz. Basklar otozomal olarak Yamnaya'lılara çok az benzerler. Ama kardeş çocukları oldukları kesin işte. Nasıl oldu Hazar bozkırından M.Ö. 3000'de Avrupa içlerine gitmiş Basklarla "Doğu Asyalı Türklerin" dil ilişkisi acaba. Çok ilginç bir şey daha var. Endülüs bakiyesi müslümanların savaştıkları gruplar arasında yazılı kaynaklarda geçen bir grup var. Çok şaşırtıcı. İskitler. Mela'nın haritasında Türklerin hemen dibinde de İskitler de var iyimi. Neyse İskit meselesi uzun, oraya hiç girmeyelim.
Kazakistan'ın tam kuzeyinde M.Ö. 3300'lerden genetik örnekler alınmış bir kültür var. Bu kültür atı evcilleştirmesiyle bilinen meşhur Botay kültürüdür. Avrupalılar bize bir medeniyet tarihi palavrası anlatıyorlar ya, önce avcı-toplayıcıydık, sonra göçebe olduk, sonrada yerleşikliğe geçtik diye. Bu kültür bu palavranın öyle olmadığını gösteren bir çok örnekten birisi. Bu kültürün binlerce yıl sonra yaşayan torunları atlı göçebe olacak. Ama bunlar binlerce yıl sonra yaşayacak torunlarından çok önce yerleşik. Çadırlarda değil evlerde yaşamışlar iyimi. :) Hatta şöyle bir şeyleri var. Bunların tamamen kendilerine özgü bir çatı tasarımı var. İsmi Kırlangıç çatı. Merak eden nasıl olduğuna bakar. Bu çatı tip nerelerde var biliyor musunuz ? Türklerde. Erzurumda, Tokatta, Horasanda, Çin'de.... Niye ? Bunlar Türk çünkü. :) Biyolojinin temeli olan varyasyonu dahi bilmeden size biyoloji anlatan meşhur allamemiz Jeoluğumuz ne diyordu. Atı evcilleştiren Türkler bilinir ama öyle değil. Asıl tamda öyle öyle. Denildiği gibi atı evcilleştiren Botay kültüründe Türklerdir. Adamların genetik olarakda Türk oldukları kesin. 2 y-DNA, 3 mtDNA beş örnek var. Bas bas bağırıyorlar. Ben Türküm ben Türküm diye. Genetik detayına girmeyeceğim. Buradaki arkeolojik kanıttan bahsetmek istedim. Aynı çatı tipi Navajolarda da var iyimi. İsmi de Hogan evi. Teknik isimleri veriyorum ki merak eden baksın. O ne alaka. Çünkü otozomal analizlerinde Amerind DNAsı taşıdıkları da görülüyor. Botaylıların. Yer neresi. Doğu-batı ekseninde, Kazakistan'ın tam ortası.
İsmini unuttum. (İsim gerekirse bulur yazarım.) Botay ve Yamnaya üzerine çalışmış bir arkeolog var. Burada ele geçen örneklerden yapılan besin kalıntıları incelemesinde Botaylıların kımız içmediğini tespit ediyor. Kımız içmenin daha batıdaki yani Hazar bozkırındaki bozkırlılardan (yani Yamnayalılar) çıktığını ve bunun doğuya doğru gittiğini tespit etmiş. Soru şu. Dünyada kimler kımız içer. Slavlar. Hayır. Germenler Hayır. İraniler Hayır. Sadece Türkler ve Moğollar. Bugün içmiyorlar da eskiden içiyorlardı falan sanmayın ha. Yazılı vesikalar var. Tarihte de öyle. Göktürklere giden bir Romalı hıristiyan din adamı ve yanındaki Slav'a bizim Türkler kımız ikram etmişler. İçmemişler. Kımız kültürünün kaynağı neresi Ukrayna civarları. Kültürde dünyada sadece bizde var. Ama biz aslen Çin dolaylarındayız ha. :) Bu Yamnayalıların Altaylara gittiği, orada Afanesyevo kültürünü (bu iki kültür genetik ikizdir) oluşturduğu bilgisini verince, onlarında biz Türklerin ataları olduğunu da anlamışsınızdır zaten malumunuz.
Swadesh İsveçli bir dil bilginidir. Dillerin kökenleri konusundaki en büyük otoritelerdendir. Dillerin köken birlikteliklerinin ortaya konulmasında en önemli delil yanlış bilinenin aksine gramer değil temel kelimelerin benzerliğidir. Mesela Hint-Avrupa dilleri içerisinde gramer olarak farklılıklar var. Farça'nın pek çok özelliği Hint-Avrupa dilleri gibi değil Türkçe gibi. Farsça'dan aldığımız kelimeleri kesin duymuşsunuzdur ama bunu anlatan olmamıştır eminim. Buna rağmen aynı kökten olduklarını biliyoruz. Yada bütün Kafkas dilleri Türkçe gibi eklemeli. Ama onların da Türkçe ile aynı kökenden olmadığını biliyoruz. Bununla ilgisi olarak da bütün dünya dilleri için Swadesh listeleri (Swadesh 100) oluşturulmuş. Bu listelere göre dillerin birbirleriyle benzerlik oranları belirlenmiştir.
Biz Türklerin Moğolllarla olan ilişkilerini tarihin yazılı kaynaklara dayanan döneminden biliyoruz. Yüzyıllarca Türkler Moğol devletlerinde (Juan Juan, Cengiz), Moğollar Türk devletlerinde (İskit, Hun, Göktürk) yaşadılar. Binlerce yıl komşu olarak yaşadılar. Ural-Altay dil teorisini reddeden, Altay dil teorisi ortaya konuldu. Batıda yazılanları tasdiklemekten başka bir şey yapmayan Türk akademisinin tek işi Türkçe-Moğolca ilişkisini ortaya koymak oldu. Zamanında Hamit Zübeyr Koşay tarafından Elamca ile Türkçenin, Baskça ile Türkçenin ilişkisini ortaya konan çalışmalar sanki hiç yokmuş gibi raflara kaldırıldı. Şimdi gerçeğe gelelim. Türkçe'nin yaşayan diller içerisinde en yakın olduğu bunca ilişkiye rağmen dil Moğolca değildir. Macarcadır. Hem de büyük bir farkla. Macarca Ugor dilidir. Ural dillerinden Ugor dilleri. Ugorlarda Altayların batısında yaşayan topluluklardır. Belki duydunuz Hantiler ve Mansiler. Macarların Avrupa'ya göçü Türk kavimleri olan Hunlardan, Avarlardan daha sonradır. Yani yaklaşık 1000 yıllık hikaye. Asıl sürprize gelelim. Türkçeye bugün yaşayan Macarca kadar benzeyen, yani ona dünyada en çok benzeyen dil Sümercedir. Dünyada tek uygarlık vardır. Oda Yunan değil Sümer uygarlığıdır. Antik Yunan Ortadoğu hatta Afrika kolonisi olduğu için uygardır. Genetik bilimi muhteşem arkadaşlar. Delillere inanamazsınız. Ülkeye tek uygarlık Hint-Avrupalı antik Yunan uygarlığı diye safsata anlatanların gelecekteki işleri çok yaş ve hüzünlü. Hint-Avrupalıalrın kaynağı olan I haplogruplulardan Yunanistan'da elde edilmiş tek örnek yok. Oysa ön Asyalı J dolu. Sümerlilerin Türk olduklarına dair muazzam deliller varda oraya girmeyeceğim şimdi. Konu o değil. Neyse Sümerliler nerde yaşamıştı. Güney Mezopotamya. Ne zaman yaşadılar. M.Ö. 4000'lerden itibaren. En son ne zaman kayboldular. M.Ö. 2000'ler. Biz Sümer diline hangi topluluklar üzerinden vakıf olduk. Alfabelerinde 3 sesli harf olan Samiler. Bundan 4000 sene önce ortadan kalmış bir topluluğun, bize fonetik olarak hiç uygun olmayan kavimlere geçmiş kelimelerinden öğrendiğimiz diline, en çok benziyor güzel Türkçemiz. Türkçe-Moğolca % 23, Türkçe-Sümerce %34. Bize ne hikayesi anlatıyorlar. Doğu Asya'lı olduğun kadar Türksün. Hah hah hah hah. Tam tersi, Doğu Asyalı olduğun kadar Türk değilsin olmalı aslında. Gelelim asıl genetik delilllere.
Otozomal analizler kapının önünden geçen bir akarsuyun kimyasal analizini yapıp, onun hangi başka suyun kimyasal bileşimine benzediğini ortaya koymak üzerinden ilerlemek gibi. Haplogruplar ise kapının önünden geçen akarsuyun, bütün gittiği yolun bizzat takip ederek kaynağını bulmak gibi. Otozomal analizlerde aksini söylemiyor da, haplogrupların nasıl kesin bir sonuç ortaya koyduğunu bilmeniz için bunu anlattım.
Şimdi dünyadaki bütün Türklerdeki y-DNA'ları incelediğimiz zaman şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor. İlk Türklerdeki en eski yDNA' lar R1b, N ve Q'dur. Q yDNA Amerind (Kuzey Sibiryada yaşarken Amerikaya giden Amerika yerlileri) ırkıyla özdeşleşmiştir. N yDNA Ural dilleri diye sınıflandırılan dilleri konuşan halklarla özdeşleşmiştir. N'nin bir kolu taaa M.Ö. 20.000 lerde Kore civarına gitmiş ama onun bizle zerre ilgisi yok. En önemli temsilcisi Finliler. Q'nun da aynı şekilde bir kolu Kore civarına gitmiş. Ama onunda bizle zerre ilgisi yok. R1b ise bozkırın batı (Ukrayna) ve orta kuşağının (Kazakistan) yerlileridir. (Bana göre Türkçe R1b'lilerden iniyor, en yüksek ihtimalle., sonraki tahminimde J.) Sonra görülenler ise J ve G dir. J Türkmenistan ve Özbekistan'dan, Hazar'ın güneyi boyunca güneyden Kafkaslara ulaşan ve Doğu Anadolu'yu kaplayan coğrafyanın yerlileridir. G ise en eski Batı Anadolululardır. Bunları tarihlendireyim de. R1b en az M.Ö. 10.000 hatta M.Ö. 20.000'e kadar yolu var. N M.Ö. 10.000, Q M.Ö. 10.000. J ve G M.Ö. 7000'den beridir Türklerin içerisinde. Türklerde olan diğer dallar ise, E (Paleolitik Kuzey Afrikalılar), R1a (Paleolitik Kuzey-Doğu Avrupalılar), C2 (Paleolitik Doğu ve Kuzey Doğu Asyalılar), I1 (Paleolitik İskandinavyalılar), I2 (Paleolitik Kıta Avrupalılar), L (Paleolitik Hindistanlılar), T (Paleolitik Levantlılar), O (Paleolitik Doğu ve Güney-Doğu Asyalılar, D (Paleolitik Tibetliler ve Japonlar)'dır. Burada Doğu Asyalı olan (neolitiğin sonuna kadar sadece Doğu Asya'da yaşamış haplogruplar) bizi ilgilendiren haplogruplar C2 (Moğolların ataları), D (Tibetlilerin ataları) ve O (Çinlilerin ataları)dur. Bunların Türklerin genetiğine ilk girdiği tarih M.Ö. 3000'dir, girende C2 haplogrubudur. Aslen Baykal gölünün doğusunda Selenge nehri kültüründen olan bu insanlar Baykal gölünün batı tarafına (Kitoi kültürü ...) geçiyorlar. Sayan dağlarının batısında yaşayan Türklere karışıyorlar. Türklerin Kuzey-doğudaki sınırı Sayan dağlarıdır. Baykal gölüne kadar da gitmiyor. O tarihte girenlerde bugün Türkleri ancak % 0,1 oranında etkilemiştir. Asıl Türklerin değişimine neden olan süreç İskitlerin ve onlarla tıpatıp aynı insanlar olan Hunların yani Türklerin demir çağındaki müthiş üstünlükleriyle doğu bozkırına (Moğolistan) hakim olmalarıyla başlıyor diyebiliriz. Ama asıl büyük etkilenme ise Moğol istilası sonucu oluyor. Moğol devletlerinin yıkılması sonucu Türk topraklarında kalan Moğollar Türkleşmiş olarak yaşıyorlar bugün. Bizim doğu Asyalılığı Kırgızlardan, Kazaklardan, Tuvalardan .... çok daha az taşımamamız nedeni, müslüman Romalılar olduğumuzdan değil. Moğollardan ve proto moğollardan en az etkilenen Türkler olduğumuzdan.
Sonuç : Türkler Doğu Asyalı değil ezelden Orta Asyalı hatta ön Asyalıdır, hatta doğu Avrupalıdır. Türkçe Altay dillerinden değildir. Türkçe ile Moğolcanın köken birliği de yoktur. Sonradan kurulmuş bir ilişkidir. Türkçe Moğolca sayılara, birde Hint-Avrupa dillerindeki sayılara bakın göreceksiniz. Türk dilleri kendi başlı başına bir ailedir. Sümerce o ailenin bir üyesidir. Türk dili ailesinin yok olmuş örnekleri Ön asyadadır (Anadolu ve İran). Hepsi ismini bildiğimiz ama üstüne tek bir çalışma yapmadığımız dillerin bazıları belki de.
544 görüntülenme
Kaynaklar
-
H. Z. Kosay. Turk Tatar Kultur Tarihi. ISBN: 9789751626479.
-
J. Gao. (2005). Comparison Of Swadesh 100 Words In Finnic, Hungarian, Sinic And Tibetan. ISBN: 9789985791356.