İnsan zekasının bütün gücü hayal gücüne ve imgeleme dayanır. Örneğin 'karanlık hayaller' kurabilirsiniz. Dil ise temsil/kodlama ilişkisini içerir. Size söylenen sözler doğrudan bir hayal imgesine neden olabilir örneğin elma denilince zihninizde bir elma imgesi doğrudan canlanabilir ama zihnin sanal dünyasında çok daha farklı şeyler olur.
Örneğin zihniniz bir cümleyi uzamsal olarak kümesel imgeler oluşturarak çözer. Burada nesnelerin şekiller önemsizleşir zihin için ''damla'' veya ''kara leke'' formunda olur. Çünkü böyle bir cümlede şekil önemsizdir anlamı çözmek bakımından. Önemli olan kategoriler arasında neyin hangi sınıfa ait olduğunu çözmektir zihin için. Tabi burada dikkat edeceğiniz şey tüm bunlar olurken kara leke veya damla formunda olsa da herşey yine de imgeleme (hayal öğesine) dönüşür. Zihinde oluşan küme veya şemalar da neticede soyut hayal imgesidir. Belirtelim ki damla veya leke durumu dil bilimcilerin kullandığı kavramlardır. Bir cümleyi anlarken kişinin kendinde olan o andaki imgelemeleri fark etmesi çok zordur. Yeri gelmişken zihin soyut anlam ve ilişkiler içeren tümceleri de kendindeki imgelere/şemalara dönüştürerek çözer ve anlar.
Tabi bu örnek dışında da bir çok farklı örnek var. Zihin kodlama olan dildeki anlamı çözerken çok farklı hayal öğelerinden ve şemalarından yararlanır. Örneğin dil bilimcileri biçim algısı değişikliği dedikleri durum vardır. Bazen cümleler iki ayrı anlama da gelebilecek şekilde olur. Ama zihin bunlardan birini seçerken cümleyi biçim algısı değişikliği ile tıpkı yüz vazo optik ilizyonunda gözün algıladığı imgenin değişmesi gibi değiştirime sokar ve bir anlamdan diğerine geçiş yapar.
Tabi uzamsal ve zamansal dilin anlam biliminde çok daha ilginç vakıalar vardır.
Ancak kısacası bütün bunlarda herşey hayal imgesine dönüşür ve ilk başta dediğimiz gibi insan zekasının tüm gücü hayal gücünden ve imgeleme gücünden kaynaklanır.
İmgelem gücü derken insanın bir hayal gözü (iç gözü) olduğunu da unutmayalım. Gözünüz kapalı iken hayal kurmanız zihninizde şekillerin canlanabilmesi bundandır. Daha ilginç olan ise beyin dış gerçekliğin ham halini görmez. Beynin gördükleri iç gözün ve dış gözün harmanlandığı bir karma gerçekliktir çoğu zaman. Mesela 'duyguların renklerini' bazen 'desenlerini' görüntülere ekler siz farkında olmadan. Gerçeklik deneyiminin herkes de parmak izi kadar benzersiz ve öznel olması da bundandır. Bazen zihniniz geçmiş anı deneyimini yeni olaylara durumlara taşır. Örneğin geçmişte mutlu olduğunuz bir anda gittiğiniz tarihi bir mekanın bazı unsurları ile zihniniz eşleşme kurmuş ve tümleşik bir anı deneyimi oluşturmuştur o unsurlar. Siz yıllar sonra yeni bir tarihi mekanda o unsuru görünce anı deneyimini bütün olarak beyniniz tetikler ve siz farkında olmadan sizi o geçmişe çoktan zihniniz götürmüş ve o eski duyguyu yaşatmıştır bile. O anda karma bir imgelem de yine gözünüzün önünde siz farkında bile olmadan çoktan oluşturmuştur bile beyniniz.
Bu arada bir aklımdan geçen gönderisinde paylaştığım gibi kelimelerin görsel yazım şekilleri de beynimize o kadar iyi ve güçlü yerleşmiştir ki ses merkezi ve görsel imgeler bütünleşik hale gelerek kelimeleri ses olarak duyduğunuz anda dudak damak dil simülasyonlarını beyin tetikleyebildigi gibi kelimelerin görsel yazım imgesini de anında tetikler. Örneğin 'çilek' dediğimiz anda kelimenin görsel yazılış biçimi zihninizde ve dilinizde hayali bir çevirimi (hayali dil hareketlerini) anında yaratır. Bütün bunlar ses, görsel biçim ve anlamın tümleşik hale gelmesinin sonucudur. Mesela zihninizi duyduğunuz kelimenin anlamından koparıp yabancı bir dildeki kelime gibi ana dilinizdeki kelimeyi duymanız çok zordur. Ancak yine de bunu yapıp ana dilinizdeki kelimenin esasen çok garip bir ses grubu olduğunu bir an yakalamanız mümkün.
Burada size hep söylenenlerin dışında derinlerde olan bitene dair ve kolay erişilmeyene dair örnekler sıralamaya çalıştım. Ama örnekler bunlarla sınırlı değil ve yüzeyin altında derinlerde olanlar sandığımızın çok ötesinde şeyler. Örneğin beyinde uzamsal konumlandırma şeması oluşması konusu, yine zamansal konularda uzamsal şema oluşturma konusu gibi konular, yine fiilerin anlambilimde sınıflandırılması konusunda dilller arası ortak kurallara gibi konular var. Hepsine burada değinemeyeceğim ama bilmelisiniz ki konular yüzeyin altında çok daha farklı biçimde işliyor.