Sorunuzdaki "gerçek" kelimesi, bu tip, bilimin güvenilirliğini sorgulayan sorularda sıkça kullanılan bir kelime. Ancak bu kelime, hem yanıltıcı, hem de kullanan kişilerin aslında pek de gerçek anlamında kullanmadıkları bir kelime.
Yani aslında siz, sorduğunuz sorunun hangi noktaya vurgu yaptığını düşünüyorsunuz acaba? Bunu sorarken aslında vurgu yapıp açığa kavuşturmak istediğiniz şey ne?
İngilizcede, bu konu ile ilgili daha isabetli bir kelime kullanımı söz konusu. Birincisi true kelimesi. Bu direk doğru demek. İkincisi real kelimesi, bu gerçek demek. Üçüncüsü de fact kelimesi, bu ise bizde hakikat olarak çevriliyor.
Şimdi... Sizin önünüzde bir elma duruyor diyelim. O elma gerçektir. Yani o elma "real"dır. O elmanın orada olması durumu "fact"tir yani hakikattır. "Orada bir elma var" ifadesi de "true" yani doğru'dur.
Buraya kadar tamam mıyız?
Bilim, evrenin nasıl oluştuğunu araştırıyor değil mi? Elbette. Buyurun, bu araştırmadaki bulguları, merak edilenleri, eldekileri bu üç kelimeye dökün. İşte o zaman sorunuzun ve sorunuzdaki "gerçek" kelimesinin hangi noktayı işaret ettiğini rahatça anlayacağız.
Evreni, elma gibi önünüzdeki masaya koyup inceleyebiliyor muyuz? Hayır. Evrenin başlangıcı olarak kabul ettiğimiz büyük patlamayı direk gözlemleyebiliyor muyuz? Hayır. E ne yapacağız? Evrenin bugünkü durumuna, hareketine, dinamiklerine vs.ye bakıp, direk gözlemleyemediğimiz "real"ları anlamaya, çözümlemeye çalışacağız.
Evren genişliyor. Ve hızı artarak genişliyor. Bu bir real. Bunu direk gözlemleyebiliyoruz. "Evren genişliyor" ifadesi true. Siz başka şekilde kelimelere dökebilirsiniz. Bu bilimin değişmesi anlamına gelmez. Evrenin genişliyor olması durumu fact. Buna itiraz edilemez. Buna göre bilimin, "evren genişliyor" tespiti sizin sorunuzdaki gerçek kelimesine karşılık gelir. Bu kesindir. İtiraz etmek mümkün değildir ya da anlamsızdır.
Ha, bu true, rela ve fact'ler bize, evrenin genişlediğini, buna göre zamanı geriye sarsak evrenin daralması gerektiğini, buna göre de evrenin bir noktadan başlamış olduğunu gösterir. Bu ise, eldeki fact, real ve treu'lardan yola çıkarak yazdığımız bir kuram. Mevcut tespitlerin açıklaması ya da gösterdikleri. Bunlar, eldeki verilere göre yazılanlar. Eğer yarın elimize başka bir bilgi geçerse bunlar değişebilir. Ama bu, "bilim değişiyor" demek değildir. Bilim değişmez, bilgiler, veriler ve bunların ışığında kuramlar değişir.
Yani fact'ler değişmez. Real'lar değişmez. True'lar gözlemlere göre değişebilir. Bunlardan yola çıkılarak yazılan kuramlar ise, yeni veriler ve bilgiler ışığında değişebilir. Bu, bilimin değiştiği anlamına gelmez.
Bu noktada "bilimsel yöntem" dediğimiz sistematiği hatırlatmak gerekir. Gözlem, hipotez, deney, veri, kuram vs. diye ilerleyen sistematik. Hipotezler değişir ve sıkça yıkılır. Bilimsel yöntemi bilmeyen kişiler buna "bilimin değişmesi" der ki kesinlikle yanlış bir yakıştırma. Veriler değişebilir, bu da normal. Kuramlar yıkılmaz genelde değişikliğe uğrar, güncellenir, değişir. Yine aynı kişiler, buna da "bilimin yanılması" der ki bu da doğru değildir. Kuramların yenilenmesi, güncellenmesi bilimin yanılması değildir. O gün için eldeki verilerin ışığında yapılan açıklamaların değişmesidir.
Özetle... Bilim yanılmaz, değişmez, yıkılmaz. Veriler, açıklamalar, öngörüler değişir ve sürekli daha iyiye, daha doğruya, daha gerçeğe yakına doğru gider. Önümüzde duran elma ile ilgili hemen her şeyi keşfettik. Bugün keşfetmeye çalıştıklarımız, önümüze koyup inceleyebileceğimiz türden fact'ler değil. Bakarak, görerek olmaz. Bir sistematik gerekli. O sistematiği de bize bilim sağlıyor.
Umarım açıklayıcı olmuştur. Sağlıcakla...