Bunu anlayamama nedenimiz ağırlık kavramına dair dünyadaki algılarımız ve kökleşmiş deneyimlerimizdir. Kütle ağırlık değildir. Ağırlık doğrudan cismin özelliği de değildir. Biz ağırlık kavramını (cismi kaldırmaya dair dünyadaki deneyimlerimiz nedeniyle mutlak bir kavram veya özellikmiş gibi) cismin kendi özelliği sanarız böyle algılarız ama hayır ağırlık cismin üzerindeki kütle çekim etkisi ile ortaya çıkan bir durumdur. Örneğin dünyada çok ağır algıladığımız cismin ağırlığı ayın yer çekimi dünyadan az olduğundan orada bu kadar ağır gelmeyecektir. Bu nedenle dünya üzerindeki spesifik şartlar (hava sürtünmesi vs) aradan çıkınca bütün cisimler aynı hızda düşerler. Bu da bizim kökleşmiş deneyimlere dayalı algılarımızın nasıl hatalı algılara ve değerlendirmelere neden olacağına iyi bir örnektir.
Kinetik enerji ise cismin hızlanması ile ortaya çıkar. Bu da esasen evrenin (uzay dokusunun) cismin hızlanmasına karşı gösterdiği dirençle ortaya çıkan bir durumdur. Cismin uzay zamanda konum değiştirmesi öyle görünüyor ki ivmelenmeye bağlı, ivmelenme ve hızlanma ise cismin iç enerjisinin artmasına bağlı. (Veya diğer bir deyişle cismin kütlesinin artmasına neden oluyor) Burada o halde konum değiştirme de evrende algıladığımız gibi gerçekleşmiyor gibi duruyor. Eğer cisim ve evren bir bütün ise bu durumda cisme ivmelenme için verilen enerji cismin üzerine kurulu olduğu uzay zaman ağında (dokusunda) enerjisini artırarak a konumundan b konumundaki ağa (dokuya) geçmesine (bir nevi sıçrama da diyebiliriz) neden oluyor demektir. Zaten Einsteine göre kütleli cisim ışık hızına yaklaştıkca hareket yönüne doğru spagetti gibi ezilmeye başlar. Bu da uzay zaman dokusu üzerine kurulu cismin sıkışması veya boyunun kısalmasına neden olur. Cismin enerjisi artıkça bu da demektir ki evren ve cisim bir bütün olduğundan cismin üzerine kurulu olduğu uzay zaman dokusu da sıkışıyor ve büzüşüyor demektir kütlenin artması ile ki bu da kütle çekime dair doğal bir sonuçtur zaten.
Yine hızlı bir araba duvara çarptığında ezilmesinin nedeni doğrudan duvarın sertliği değildir. Bu da bir algı yanılmasıdır. Aslında arabanın artan iç kinetik enerjisi nedeniyle aniden durması nedeniyle araba kendi kendinin ezilmesine neden olmuş olur.
Bütün bunlar algılarımıza bağlı tanımlarımızın ne kadar hatalı olabileceğini ve bizi yanıltabileceğini ortaya koyar.