Uyanış, genel anlamda kendini yeniden doğurma, aydınlanma, bilişsel ve algısal olarak bilinç seviyesini bir üst seviyeye çıkarabilmek olarak tanımlanmakta. Mantık, kuralları ve işleşiyi anlamayı sağlar. Ancak sistemin ne olduğunu bilemez. (mantık size sadece sınırlarınızı gösterir) Mantığın hapsinden çıkarak, zihin - kalb - mantık dengesini bulma çabası, uyanışın tetikleyicisidir.
Mantık hapsindeki kişiler, yoğun bir YARGI BARİYER zenginidir. Her konuda çok sert yargılara sığınırlar. Örneğin "Tanrı yoktur". Hakkında bilinemezliğin olduğu, sonucun olmadığı bir konuda kesin yargıya sahip olmak zaten sağlıklı olmayan bir tutumu ortaya koymakta. "ruh bir safsatadır" Ama bilinç değil öyle mi. :) Görüyoruz ki, mantık hapsinde kalmak, kendi doğrularını evrene uygulamak gibi düşük bir bilinç düzeyinde kalma cezasıdır. Bu cezayı kişi temelde üst seviyelerden (bilmediği ve genelde de korktuğu için) kendini korumak için verir. Konfor alanında kalma güdüsü burada da devrede çoğu zaman.
Kişi bu durumun önce farkına varır, çünkü dünya okulu, deneyim yoluyla her insan bireyinin kendini gerçekleştirmesi için vardır. Kişinin inancı, düşünce yapısı ne olursa olsun, dünya sahnesinde olduğu süre boyunca yapması gerekenlere yönlendirilir. Olaylar ve kişiler ile bu düzenli olarak kişiye mesaj verir. Bu durumda insan bireyi kendini rasyonel olarak görüp, içinde bulunduğu kısır döngüyü ve hapis halini anlayıp bundan kurtulmayı seçmek, ya da konfor alanında beden dışı herşeyi reddederek, mantık hapsine (kendine verdiği ceza sürecine) devam etmek üzere seçim yapabilir. Seçimi ne olursa olsun, sistem kişiyi üst bilinç seviyesine çıkarmak üzerine kurulduğu için, olay ve kişiler onu düzenli olarak içinde bulunduğu durumdan çıkarmaya çalışır. Bunlar bazen kişiye göre olumsuz olaylar olabilir, bazen kitlesel felaketler olabilir, bazen ani kayıplar çoğu zaman da ilişki sorunları olarak gözlenir. Deli gibi aşık olunan kişinin değer vermemesi (kişinin kendi değerini bilmeyip, kendini özgürleştirip gelişimi kendine hak görmemesini aynalar) gibi durumlar, aslında kişiye -kendine gel, kendine vermen gereken değeri vermek zorundasın - uyan- demektedir. Yani uyanış bireysel çabalarla gerçekleşmezse, olay ve kişiler bunu farklı yollarla yapmaya düzenli olarak devam eder. Her bireyin gelişim yolculuğu çok farklı olduğu için kimi 10 yıllık süreçlerde, kimiyse çok daha kısa sürelerde döngülere alınır. Geçmesi, aşması, dönüşmesi gereken aşamaya gelene kadar benzer döngüler işler.
Asıl uyanış, kişinin kendini doğurması, aslında kim olduğunu anlamaya yaklaşması, evrensel dengesini bulmaya yaklaşmasıdır.
Beyin ve kalbin elektromanyetik alanları rezone olduğunda, bilişsel seviye farklı bir noktaya ulaşır. (zihin kendi içinde koheransını bulduğunda, kalb ile rezone olur). İşte bu sırada insan bireyi farklı bir olgunluk, uyanış, bilinç seviyesi yaşar. Tüm meditasyon ibadet vs ritüellerinin hepsi, insan türünün kendini anlaması, uyanması, aslında ne olduğunu kavrayacak zemini ona vermek içindir.
Ancak evrensel ilkeler gereği seçimler tamamen serbest.
Herşey olması gerektiği gibidir.