Hayvanlar alemi ile insanların karmaşık toplulukları ve kuralları arasında paralellik kurarken çok dikkatli olmak gerekiyor; onu not edelim. Beynimiz, çok da esnek ve karmaşıktır. O nedenle içgüdülerden (doğuştan gelen davranışlardan) ziyade, biyolojik altyapı ve sosyal kurallar hayatımızı şekillendirir. Hayvanlarda, tek eşlilik dahil, pek çok davranış içgüdüseldir. Beyin ve sosyal yapısı karmaşık türler, biraz daha bize benzerler.
İnsanlar "ılımlı çok eşil" sayılıyorlar. Her insanın ortalamada iki kadın, bir erkek atası var. Eş değiştirsek bile, aynı andan tek bir eşe sadık kalıyoruz (tipik olarak). Sosyal kurum olarak evlilik, yani aile, eş-dost vs.'nin dahil olduğu bir yapı, doğada yok. Buna en yakın şey, sosyal memelilerde üreme hakkına sahip çift arasındaki bağ olabilir. Bu yapı içinde, diğer bireyler, çiftin birlikteliğini kavramsal olarak az-çok anlayabiliyorlar veya öyle olduğunu varsayıyoruz. Harem türü sürülerde de, en azından erkekle dişiler arasında, başka erkeklerin ancak çatışma sonucunda değiştirebildikleri bir bağ olduğu bilgisi paylaşılır.
Dikkat edilirse, dişilerin tek eşliliği, daha yaygın bir durum (bazı aslan sürülerinde dişiler yavruları hayatta kalsın diye, sürü dışındaki potansiyel lider erkeklerle de birleşir). İnsanlarda da dinler öncesine dayanan tek eşlilik uygulamaları yaygındır (kadınların çok eşli olduğu nadir örnekler var). Besin temini erkeklerin kontrolündeyse, hayatta kalmak ve statü kaygısıyla dişiler arasında rekabet görülebilir. Ancak komünal dayanışma koşullarında babanın etkisi daha az belirgindir. Koşullara göre, tarım öncesinde tek eşlilik, biraz daha kadınların ve çocukların ihtiyaçlarına göre şekilleniyordu, denebilir.
Tarım sonrası yerleşik hayat, dinleri ve karmaşık toplum kurallarını ortaya çıkardı (tersi değil). Evlilik, elbette mülkle de ilgili bir kurum, ancak gözden kaçmaması gereken, çekirdek/geniş aile, giderek klan, mahalle, köy şeklinde daha üst yapıların da işin içine girdiği. Kadının cinselliği dışında, sosyal statüsü, emeği, çocuklarıyla olan bağı vs. de kontrol altında tutulur. Genç erkekler için de bu kısmen geçerli. Yani ailesine bağlı erkek de kafasına göre topluluğu terk edemez, iktidar mücadelesine girerken iyi düşünmesi gerekir vs. Kocası ölen kadın, eşinin erkek kardeşiyle evlendirilir. Bu, bir anlamda baskı, bir anlamda koruma mekanizmasıdır. Haliyle bu eski yapılar, modern yaşamla çok uyumlu değiller, ancak modern hayatın da her konuda kadınları desteklediği söylenemez.
Sonuçta, bizim doğal tek eşliliğimizle sosyal tek eşliliğimiz, tam olarak aynı prensiplere dayanmıyor. Başlarda empati, bağlılık ve çocukların ihtiyaçları ön plandayken, tarım ve sonraki aşamalarda, sosyal organizasyon, statü, mülk, akran baskısı gibi unsurlar ağırlık kazanmaya başladı. Doğadaki yapılarla benzerlikler, buna göre değerlendirilmeli.