Felsefe etik(doğru-yanlış), estetik(güzel-çirkin), var oluş(varlık-yokluk), bilgi(gerçek-yanlış) gibi temel konularda akla dayalı bir biçimde temellendirilmiş fikirler, refleksler, yöntemler kazanmamıza yarar. Duygularımızı ve reflekslerimizi aşan konulardaki görüşlerimizi genelde bilim, pratik alışkanlıklar, gelenekler, din veya kendimizce ''büyüklerimizin buyrukları'' gibi dışarıdan gelen kaynakların etkisiyle şekillendiririz veya bunlara uyarız. Ama felsefe bize kendi içimizde kendi aklımızla dışarıdan gelen görüşleri değerlendirme, filtreleme yeteneği kazandırır. Ayrıca bu saydığım bilgi kaynaklarına dışarıdan bir denetim sağlar.
Felsefenin alanları bir ölçüt olmadan anlamlandırılamayacak alanlardır. Tıpkı neyin uzun neyin kısa olduğuna karar verebilmek için bir ölçüt belirlemek gerektiği gibi. Örneğin ahlaken doğru yanlış ne? En temelde bile görecelidir. Doğru veya güvenilir bilgi nasıl edinilir? Güven de doğruluk da görecelidir. Varlığı nasıl değerlendireceksin? Duygular, ruh, irade soyuttur ve görecelidir. Güzellik çirkinlik görecelidir. Hayatın, kainatın vs. anlamı görecelidir. Kişi bu konularda kendisini ölçüt almak istiyorsa, daha doğrusu kendi aklını ölçüt almak istiyorsa felsefeye mecburen ihtiyaç duyacaktır. Saydığım dış etkenleri ölçüt almak istiyor ama kendi iradesine de saygı duyuyorsa en azından bir denetim mekanizması, bir fikirleri geliştirme yolu olarak felsefeye ihtiyaç duyacaktır.
Kişi kendi iradesine saygı duymuyorsa felsefesiz yapabilir. Sabit bir öğretiyi, gelenekleri veya bir büyüğünü ölçüt olarak belirleyip iradesini, sadece iradesini bunlara teslim etmek için kullanabilir. Bazılarına göre bu bir kölelik çeşididir. Kişi iradesini ve görüşlerini temellendirmeden, bir tutarlılık veya anlam ihtiyacı olmadan yaşama-üreme-yeme içme gibi temel dürtülerinde anladığı kadar çıkarına olacak şekilde de kullanabilir. Bazılarına göre de bu alalede bir serserilik veya barbarlık çeşididir.
Serseri veya köle olmamanın, hür ve medeni olmanın yolu felsefeden geçer. Veyahut serseri veya köle olmayan, hür ve medeni olan; bu halde kalıp bu halini daha verimli hale getirmek için felsefeye ihtiyaç duyar. En azından benim anladığım kadarıyla Antik Yunan dünyasının filozofları konuyu bu şekilde değerlendiriyordu. Tabi bu da bir görüş gerçeği bütünüyle yansıtmak zorunda değil.