Kişisel deneyimlerimden bir örnek vereceğimi belirterek
Camus yaşam anlamsızdır fakat insan bu anlamsızlığa başkaldırmalıdır diyor. Peki bu ne kadar dürüstçe olur diye düşündüm. Yani benim yaratacağım anlam yapay olacaktır, dışarıda doğada bulunmayacaktır. Böyle bir anlam yaratsam bile onun peşinden nasıl giderim, onun yapay olduğunu bilerek nasıl ana ereğim olarak bellerim? Pekala, ben kendimi kandırmayacağım, dünya anlamsızdır ve yapay bir başkaldırıya katılmıyorum dedim. Ama bir şeyi unutmuştum, ben aynı zamanda biyolojik olarakta dünyada bulunuyordum. Her insan gibi haz ihtiyacım bulunuyordu. Fakat yediğim yiyecekten tat alamadan, insanlar ve onların uğraşlarının hepsinin boşa, biçare gelmesi, renksiz baharlar, tüm bu deneyimler bana acı veriyordu. Bir arkadaşım madem her şey anlamsız neden intihar etmiyorsun? dedi. Bunu sonradan düşündüğümde şuna vardım; madem her şey anlamsız, madem yaşam anlamsız, ölüme giden yolda dünya içi bir deneyimdir, o halde ölüme giden yola yönelmekte dünya içi bir deneyim olduğu için anlamsızlık kendini öldürme eyleminide kapsamaktadır.
Öze gelecek olursam. Yaşam anlamsız olsa dahi yaşamın içinde deneyimlediğimiz duygular belkide tek gerçeklerdir bizim için. Acı da haz da her şeyden daha gerçektir. O halde yapay da olsa farkındalık içeren bir anlam yaratmayı acı dolu bir hayata tercih ederim.