Kabaca, antidepresanlar nöronal aktiviteyi geçici olarak sekteye uğratmaktalar. Bu nedenle hissizleşme, duygusuzlaşma olarak tanımlanabilir bu etki. Kişi o kadar olumsuz bir mental - duygudurum içindedir ki major depresyon gibi durumlarda, bu hissizlik durumu onun için inanılmaz rahatlatıcı gelebilir. Zaten major depresyon gibi üst düzey sorunlu durumlar dışında kesinlikle önerilmez bu tarz ilaçlar, çünkü intihara meyli uzun süreli kullanımda artırdığı biliniyor.
Bu anlamda aşk a dair içsel tepkiyi, ya da çekilen acıyı da geçici olarak inhibe ettiği söylenebilir, ancak bu nedenle kullanmak için fazla hatalı bir yöntem olacaktır. Çünkü sevgiliye dair dev bir nöral ağ beyinde bulunmaktadır halen, nöronal aktivitenin azalmasının - nöronlar arası iletişim- bu ağ a doğrudan bir etkisi olmaz. Hem de ilacın yan etkisi o kadar sorunlu sonuçlar doğurabilir ki, aşk acısı çekmek bunun yanında oldukça faydalı bile kalacaktır.
Aşk acısı, temelde duygularımızı yönetemiyor olmamızla alakalıdır. Demek istemiyorum ki, aşk acısı çekmek basit insanların işidir, hayır. Ancak kendimizi deneyim yoluyla daha güçlü hale getirme, duygu yönetimi açısından kendimizi deneyeceğimiz bir durumlardır. Aşk acısı gibi durumlarda, beslenmiş derinleştirilmiş nöral bir ağın yok edilmesi için, hakkında bilgi sahibi olmadığımız yepyeni bir konuda uzmanlaşma çabasına girmemiz çok daha etkili olacaktır. Ancak bu, akşam ne yiyeceğini düşünmenin ötesine geçebilmiş kendini geliştirmeye çalışan insanlar için geçerlidir. Bedensel ihtiyaçlarını karşılamanın dışına çıkamamış bireyler için, aşk acısı gibi durumlar kader gibidir. Dürtü duyguyu yorumlayacak gelişmiş orta beyin yoksa, kişi daima duygularının esiri olacak, başka bir kişiyi hayatının merkezi yaparak acı çekmeye mahkum edecektir kendisini.
Kendi başına mutlu olmak, gelişmek zorundadır insan.
Üstteki satırı tekrar okuyunuz.
Kişi o satırdaki hale gelmeden duygusal arayışa girdiğinde, kendisini mutlu edecek kişiyi arar, oysa karşısındaki de kendini mutlu edecek kişiyi aramaktadır. Mutsuz iki insan, karşısındakinin kendini mutlu etmesini umar.
Demek ki, aşk sevgi gibi karşımızdaki kişiyle alakalı olduğunu düşündüğümüz sosyal kişisel bağ bile doğrudan bizimle alakalı.
Gelişen insan ve gelişmeyen insan.
Seçim bizim.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak. (20 Aralık 2019). Alındığı Tarih: 20 Aralık 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı